16 Eylül 2012 Pazar

SAĞLIK TÜRKİYE’NİN PARLAYAN YILDIZIDIR


Yaklaşık 3 ay Avrupa’da kalıp çeşitli araştırma ve gözlemler yapma fırsatı buldum. Bu süreçte ülkemizi çeşitli yönlerden diğer ülkelerle karşılaştırdım. Fakat bu araştırmalar sonucunda fark ettim ki Global...




Yaklaşık 3 ay Avrupa’da kalıp çeşitli araştırma ve gözlemler yapma fırsatı buldum. Bu süreçte ülkemizi çeşitli yönlerden diğer ülkelerle karşılaştırdım. Fakat bu araştırmalar sonucunda fark ettim ki Global düzeyde yani Dünya’nın her yerinde kullanılan bir markamız maalesef yok. Örneğin; Kore: samsung,  Kia. Almanya: Mersedes, Bosch, Adidas. İtalya: Fiat,  Ferrari. Japonya; Sony, Toyota. Çekler: Skoda. Fransa; Renault, Alcatel. Finlandiya: Nokia.  ABD: Apple, Ford vb. markaları ortaya çıkarıp Dünyanın her yerine satıp Global düzeyde rol oynarken Türkiye bu örneklere benzer bir markayı ortaya koyamamış, sadece ara ürün üreten markaların ve diğer ülkelerin pazarı haline gelmiştir.
Ancak Teknolojik yönden diğer ülkelerin gerisinde kalsak da özellikle Turizm ve Sağlık gibi hizmet ağırlıklı sektörlerde oldukça yüksek kapasite ve prestije sahibiz. Bu makalemde Türkiye’deki Sağlık Sektörünün Global düzeydeki durumunu ele alacağım. Özellikle İngiltere’de yaptığım incelemelerde, oradaki hastanelerin fiziksel kapasitelerinin ülkemizin gerisinde olduğunu bizzat görme fırsatı buldum. Türkiye’deki teknolojiyle donatılmış yüksek katlı ve geniş alanlarda hizmet veren sağlık kampüslerinin batıda olmadığını oradaki binaların birkaç katlı ve sade yapılar olduğunu gördüm. Bu anlamda ülkemizdeki hastanelerin fiziksel kapasitelerinin oldukça iyi durumda olduğunu söyleyebilirim. Diğer taraftan önemli bir konu verilen hizmetin kalitesi ve yeterlik düzeyidir. Bu yönüyle de ülkemizin sağlık alanındaki başarısı ve yeterliliği gayet üst düzeydedir. Örneğin bu duruma kanıt olarak İngiltere’de bir gazetenin Türk cerrahların başarı ile yaptığı “rahim nakli” haberini yapması gösterilebilir. Diğer taraftan Akdeniz üniversitesinde yapılan “ yüz nakli” ameliyatı da oldukça önemli bir gelişme olarak Avrupa da birçok haber kanalında yer aldı. Diğer taraftan Ülkemizde özellikle maliyetlerin düşük olması nedeniyle sağlık turizmi giderek önemini artırmaktadır. Öyle ki; Avrupa da bazı ajans ve gazeteler Türkiye’yi sağlık Turizmi açısından tanıtıp “saç ekimi, estetik ve göz ameliyatlarını” müşterilerine pazarlamaktadırlar. Bu kapsamda birçok turist ülkemize gelerek hem ameliyat olmakta hem de tarihi ve turistik yerleri ziyaret etmektedir. Bunlara ek olarak 2002 yılında başlatılan Sağlıkta dönüşüm projesi ile Hasta hakları, Hasta Memnuniyeti, İlaçta referans fiyat uygulanması, kalite ve performans gibi uygulamalarla bütünsel olarak ülkemizin sağlık kalitesi artmıştır. Özetle, Türkiye sağlık alanında hem kapasite olarak (1.000 civarında devlet hastanesi, 500 civarında özel hastane ile) hem de kalite açısından dünya ile rekabet edecek düzeydedir.
Peki, neden Türkiye teknoloji ve bilim konularında diğer ülkelerin gerisindeyken Sağlık alanında iyi durumdadır? Ben bu durumu subjektif olarak aşağıdaki nedenlere bağlıyorum.
1.Özellikle tarihsel süreçte Lokman hekim vb. hekimlerin öğretileri sayesinde Tıp anlayışımız gelişmiştir.
2. Tarihteki en önemli bilim adamımız İbni Sina (Batıda 600 yıl onun kitapları temel tıp kitabı olarak okutuldu) ve diğer tıp adamlarının yazdığı kitaplar sayesinde bilgi seviyemiz artmıştır.
3. Gazi Yaşargil, Mehmet Öz ve Betül Gozel Ulusal (2003 yılında ABD’de fareler üzerinde ilk yüz naklini yapıp tıp literatürüne geçen hekim) gibi başarılı hekimlerimiz diğer hekimlerimize örnek olarak başarma ve yeterlik algılarının artmasına neden oldu.
4. Özellikle 2002 yılından sonra Sağlık Bakanlığının “sağlıkta dönüşüm projesi” kapsamında yaptıkları reformlar sayesinde sağlık sektörü gelişerek bu noktaya geldi.
Son Söz; eğer dünya çapında başarı elde etmek istiyorsak milli bir strateji ve politika izleyerek sağlık alanındaki mevcut iyi konumumuzu daha da güçlendirerek bu alanda Dünyada İlk üç sırada yer alabilir ve Sağlık sektörünü Türkiye’nin en önemli markası yapabiliriz. Bu vizyon hiçte uzak değildir. Bunu başarabilmek için özellikle sağlık hizmetlerinde çalışan sağlık gönüllülerine yatırım yapılmalı, onların bilgi ve deneyimlerinin artırılması için fırsatlar verilmelidir.
Sağlık alanında Dünya standartlarında hizmet veren Doktor, Hemşire, Teknisyen, Hasta Bakıcı, Yönetici ve burada sayamadığım bütün sağlık ordusunu tebrik ediyor, gelecekte verecekleri hizmetlerle gurur vesilemiz olmaya devam etmelerini yürekten destekliyorum.
Öğr. Gör. Taşkın KILIÇ

Başhemşire, sağlık memurunun amiri midir?


Başhemşire, sağlık memurunun amiri midir?




Toplum Saglığı tek. saglık memuruyum. Başhemşire bizlerden savunma isteyebilir mi, hakkımızda tutanak tutabilir mi?
Soruyu Soran: mahmutu
Cevap:
Sağlık Bakanlığı Disiplin Amirleri Yönetmeliğine (Resmi Gazete: 10 Aralık 2005 - Sayı : 26019) göre Sağlık Memurlarının Disiplin Amiri Servis Sorumlu Tabibi, Üst Disiplin Amiri Baştabip olduğu için sizden savunma isteyemez ama sadece tutanak tutabilir.

Sizde sorunuzu sormak için tıklayın, aklınızda soru işaretleri kalmasın.
Saglikpersoneli.Net

13 Eylül 2012 Perşembe

-Video-Zonguldak'ta hastane yangını


Ambulanslar yetersiz kalınca, hastalar polis aracıyla taşındı




Zonguldak’ın Ereğli ilçesinde, bir özel hastanede çıkan yangın paniğe neden oldu. Hastalar diğer hastanelere sevk edilirken, yoğun dumandan 9 hastanın etkilendiği bildirildi.
Ereğli'de bugün sabah 06.30 sularında özel hastanenin bodrum katında bilinmeyen bir nedenle yangın çıktı. Bodrum katındaki dumanın diğer katlarına yayılması üzerine hastane tedbir amaçlı olarak boşaltılırken, hastalarda diğer hastanelere sevk edildi. Ambulanslar yetersiz kalınca polis otoları da hasta sevki için kullanıldı. 
Kısa sürede olay yerine gelen itfaiye ekipleri yangına müdahale ettiler. Yangının söndürülmesinin ardından Ereğli Belediyesi İtfaiye Müdürü Muhammet Ali Ateş ile birlikte 4 itfaiye görevlisi, oksijen tüplerini takarak olay mahallini görmeye indiler. Yangının elektrik kontağından çıktığı tahmin ediliyor. Yangının kesin çıkış sebebi yapılacak inceleme neticesinde ortaya çıkacak. 
Ereğli Belediye Başkan Yardımcısı Turan Çınar, yangına itfaiye ekiplerinin kısa sürede müdahale ettiğini belirterek, "Ben hastane içine girerek, olay yerini gördüm. İlk belirlemelere göre hastanenin depo olarak kullanılan bodrum katındaki bir yerde yoğun duman oluşmuş. Arkadaşlarımız da asansör kapısını kırarak, buradaki boşluktan inip yangına müdahalede bulundular. Ancak oluşan yoğun duman üst katlara yayıldı. Üst katlarda her hangi bir yangın olmamasına rağmen hastalar tedbir amaçlı diğer hastanelere sevk edildi.” dedi.
Zonguldak'ta hastane yangını      Zonguldak'ta hastane yangını


12 Eylül davası, 'sağlık' engeline takıldı


12 Eylül 1980 askeri darbesini gerçekleştiren dönemin Genelkurmay Başkanı ve 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren ile Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Tahsin Şahinkaya'nın yargılanmasına, Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yarın kaldığı yerden devam edilecek. 6. duruşması yapılacak olan mahkemede, sanıklara ilişkin sağlık raporları konusundaki bilinmezlik ise devam ediyor. 5 ay önce başlayan mahkeme, 'sağlık' engeliyle karşı karşıya.



Yapılan 5 duruşmaya sağlık gerekçesini göstererek katılmayan sanıklar hakkında mahkeme, sanıkların üniversite hastanelerine sevk edilerek gerektiğinde doktor ve sağlık ekipmanıyla mahkemede ifade vermelerinin hayati tehlikeye yol açıp açmayacağına ilişkin rapor alınmasını kararlaştırmıştı.

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, sanıklardan Kenan Evren hakkında 'Duruşmaya katılmasının tıbbi açıdan uygun olmadığı' yönünde karar verirken; Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi ise Tahsin Şahinkaya hakkında 'İfade vermesinin sağlığı açısından tehlike oluşturup oluşturmayacağının öngörülemediğine' karar verdi.

İDDİANAME SANIKLARIN YÜZÜNE OKUNAMADI

Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin de rapor doğrultusunda sanıkların ifadelerinin sesli ve görüntülü iletişim teknolojisiyle alınmasını istedi. Müdahil avukatları ise bağımsız sağlık kuruluşlarından rapor alınmasını istiyor. Yarınki duruşmaya yine sanıkların katılması beklenmezken, 5 aydır devam eden duruşmalarda, 12 Eylül askeri darbesine ilişkin hazırlanan iddianame sanıkların yüzüne okunamadı. 

İki sanık hakkında verilen sağlık raporlarının ardından Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nin yarın sanıkların ifadelerinin alınması için nasıl bir yol izleyeceği bilinmiyor. Mahkeme, raporları kabul edip sesli ve görüntülü iletişim teknolojisiyle ifade alınmasını da isteyebilir; ya da avukatların talepleri doğrultusunda bağımsız sağlık kuruluşlarından tekrar rapor düzenlenmesine karar verebilir. 

İddianamede, Evren ve Şahinkaya için ‘Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın tamamını veya bir kısmını değiştirmeye veya ortadan kaldırmaya ve anayasa ile teşekkül etmiş olan Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasına engel olmaya cebren teşebbüs etmek’ suçlaması yöneltiliyor. İki sanık hakkında 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun devlet kuvvetleri aleyhinde cürümlere ilişkin 146. maddesi ile 80. maddesi uyarınca 'ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası' talep ediliyor.

'Eş durumu' mağdurlarına müjde

Öğretmenlerin 'eş durumu'ndan tayin taleplerinde oluşan sıkıntıya Başbakan Erdoğan el koydu. Erdoğan'ın ayrı illerde çalışan öğretmenlerin eşleriyle buluşmaları için Bakan Dinçer'e talimat verdiği öğrenildi. Bu istek üzerine harekete geçen MEB, bir defaya mahsus atama yapacak


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, kamu görevlisi olmaları nedeniyle ayrı ayrı illerde çalışan öğretmenlerin eşleri ile buluşması için Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'e talimat verdiği öğrenildi. Erdoğan'ın detaylı bir şekilde çalışılmasını istediği tayinlerle ilgili MEB de harekete geçti.
Öğretmenlerin eş durumundan tayin talepleri, Milli Eğitim Bakanlığı'nın 'il emri' uygulamasına son vermesi ve '4+4+4' eğitim sisteminden kaynaklı çok sayıda öğretmeni norm fazlası haline düşürünce tayin talepleri de askıya alındı. Başbakan Erdoğan'ın talimatı üzerine, Milli Eğitim Bakanlığı bir çalışma başlattı. Bakanlık yapacağı yeni çalışmayla ilgili öncelikle norm kadro açığı olan okulların haritasını güncelleyecek. Bu harita üzerinden yeni bir özür grubu atamasının da yapılması bekleniyor.
BU AY İÇİNDE YAPILACAK
Bu durumda eylül ayı içerisinde, kadro açığı olan bölgelere bir kez daha eş özür durumuna bağlı yer değiştirme ataması sağlanabilecek. Bu atama kadro açığı bulunan yerlerle sınırlı olacak. Yapılan çalışma yeni eğitim yılı başında eşinin yanına tayin bekleyen öğretmenler için son bir fırsat imkanı olmuş olacak. Böylelikle kadro yokluğu nedeniyle eşiyle batı illerinde buluşamayan öğretmenlerin doğu illerinde eşinin yanında görev yapması mümkün olacak.
9 BİN ÖĞRETMENİ İLGİLENDİRİYOR
Bakanlığın yürüttüğü çalışma yaklaşık 9 bin öğretmeni ilgilendiriyor. Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'in geçtiğimiz günlerde açıkladığı bilgilere göre, bu yıl toplam 25 binden fazla öğretmen eş durumundan iller arasında yer değiştirmek isterken, bugüne kadar sadece 16 bin öğretmenin talebi karşılanabilmişti. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın talimatı doğrultusunda yapılan yeni çalışmayla bu taleplerin büyük oranda karşılanması bekleniyor.
YENİ ŞAFAK

11 Eylül 2012 Salı

Sağlık Bakanlığı 3000 Personel alacak

Sağlık Bakanlığı, Halk Sağlığı Müdürlüklerine sözleşmeli olarak 3000 personel alımı yapacak.


Sağlık Bakanlığı'nın Halk Sağlığı Müdürlüklerine gönderdiği yazı aşağıdadır.
Alınacak personellerin il dağılımı ve kontenjan sayıları için tıklayınız.

ÖĞRETMEN ATAMALARININ ARKASINDAKİ GERÇEKLER

Yüz binlerce öğretmenin merakla beklediği atamalar bugün açıklandı. Yaklaşık otuz altı bin öğretmen tercih ettiği ya da tercihinin dışında, ülkemizin dört bir köşesine atanma sevinci yaşandı. Kimisi sevinç ...


Yüz binlerce öğretmenin merakla beklediği atamalar bugün açıklandı. Yaklaşık otuz altı bin öğretmen tercih ettiği ya da tercihinin dışında, ülkemizin dört bir köşesine atanma sevinci yaşandı.
Kimisi sevinç gözyaşları dökerken aynı anda atanamayan altmış bine yakın öğretmen ise hayallerinin başka bahara kaldığını öğrenmek zorunda kaldı.
Peki, bu kadar çok insanı ilgilendiren bu atamanın perde arkasında neler var?
***
Öncelikle 4+4+4 eğitim sisteminin tartışıldığı bugünlerde yeni atanan öğretmenlerin birçoğu bu sistemden habersiz. Suç onların mı, elbette değil.
Sebebi açık… Bu öğretmenlerin neredeyse birçoğu KPSS’yi kazanabilmek için dünya ile ilişkilerini kestiler. Yeri geldi dışarı çıkmadılar, eğlenmediler, ülkede olup bitenlerle ilgilenmediler… Bakanlarının başka meslek bulmalarını söylemesine rağmen yine de mesleklerinden vazgeçmediler…
Şimdi durum ne?
Kaosa dönmüş yeni eğitim sistemini benimsemeye çalışacak otuz altı bin öğretmen…
***
Bu atamaların diğer bir açısının da yeni atanan öğretmenlerin bazılarının yıllarca muvafakat almayı beklemiş; devlet memuru, polis ve diğer kamu çalışanları olduğunu görmemek çok zor olmasa gerek.
Peki, suç kimin?
Mesleğini icra etmek için girdiği KPSS’de yüksek puanlar almalarına rağmen kadrosu verilmeyen, istemediği bir alanda çalıştırılmaya zorlanan öğretmenler mi?
***
Diğer taraftan da atamaların yapıldığı anlarda başbakanımız büyük bir müjde verdi… Dedi ki “Dershanecilik olayını kaldıracağız. Bundan kim gücenirse gücensin. Kusura bakmasınlar. Bu benim halkımın, vatandaşımın ortak talebidir. Eğitim öğretime hizmet verecekseniz, okullaşın, okullar kurun. Biz de sizden hizmet alımı yapalım ve sizin sınıflarınızı öğrencilerimizle biz dolduralım. Bedeli neyse biz verelim. Sizi açıkta bırakacak değiliz. Biz yatırımdan kurtulmuş oluruz, siz de hizmetinize aynen devam edersiniz. Bakıyorsunuz bu güzel bir teklif demiyorlar. Niye, öbür taraf çok daha tatlı da onun için.”
Gerçekten büyük bir müjde bu… Çoğu asgari ücretle çalıştırılan, haftalık kırk – elli saat derse giren ama gününde parasını alamayan öğretmenlerimiz için en büyük müjde bu…
Tabii ki bu müjdenin bir yarısı da veliler için…
Neden mi? İşte sebep…
Sn. Melike Güzin SEMERCİOĞLU’nun 2012 yılında yaptığı “İlköğretim öğrenci ailelerinin yaptığı harcamalar (yayımlanmamış)”isimli tez çalışmasında 6. sınıfa giden bir öğrencinin aylık ortalama dershane ve yemek giderinin 176 TL, 7. sınıfa giden bir öğrencinin 185 TL, 8. sınıfa giden bir öğrencinin giderinin ise 247 TL olduğu belirlenmiştir.
Asgari ücretin net 739,80 TL olduğu bir ülkede, dershanelere 247 TL verebilecek bir ailenin olmadığı ise aşikârdır.
***
Sonuç olarak ne kadar sıkıntılarla dolu bir eğitim – öğretim yılına başlasakta son yılların en büyük atamalarından birisinin gerçekleştirilmesinde emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler…
Darısı atama bekleyen diğer sağlık çalışanlarına…
Kalın sağlıcakla…
www.saglikpersoneli.net Lütfen paylaşımlarınızda aktif link ile kaynak belirtiniz.
                                                           Öğr.Gör.Muhammed Serhat SEMERCİOĞLU
          serhat_semercioglu@hotmail.com

9 Eylül 2012 Pazar

"Sıtma Salgını" kontrol altında

Kamuoyunu bilgilendirmek için açıklama yapan Mardin Valisi Turhan Ayvaz, sıtma salgını ile ilgili olarak 107 vaka görüldüğünü, fakat bunların sadece...



Kamuoyunu bilgilendirmek için açıklama yapan Mardin Valisi Turhan Ayvaz, sıtma salgını ile ilgili olarak 107 vaka görüldüğünü, fakat bunların sadece 12'sine sıtma teşhisi koyulduğunu söyledi.
Basında çıkan haberlerin gerçekle uzaktan yakından alakası olmadığını söyleyen Ayvaz, bazı gazetelerde ve televizyon kanallarında çıkan 2 Bin kişide vaka bulunduğu haberlerinin de gerçeği yansıtmadığını belirtti.
Valilik olarak yapılan araştırmada, sadece 107 kişide vaka görüldüğünü, 12'sinde ise sıtma teşhisi koyulduğunu kaydeden Ayvaz, geriye kalan 95 kişinin tedavisinin sürdüğünün, ve bu kişilere teşhis konulmadığını belirtti.
Ayvaz, Valilik olarak köyde, köylü halkın bilgilendirildiğini, gerekli ilaçlama çalışmalarının devam ettiğini, korkulacak birşeyin olmadığını, basından gerekli gerçek açıklamanın kamuoyu ile paylaşılmasını beklediğini sözlerine ekledi.
Saglikpersoneli.net olarak gerekli bilgiler kamuoyu ile paylaşılmıştır.

30 Yıllık ilk yardım kurbanı

Köyünde geçirdiği bir trafik kazası sonrası kendisine uygulanan yanlış ilk yardım sonucu, 30 yıl boyunca tekerlekli sandalyeye mahkum olan Mustafa Şahin, şimdilerde insanlara ilk yardımın önemini anlatmak için çalışıyor.


Türk Kızılayı Bursa şubesi, her yıl Eylül ayında gerçekleştirilen Dünya İlkyardım Günü'nde çeşitli etkinlikler düzenledi. Bu yıl, " Savunmasız gruplar için ilkyardım"(Engelliler, yaşlılar) temasının üzerinde durulduğu, Orhangazi Parkı'nda düzenlenen etkinliğe katılan Mustafa Şahin, kendisinin yanlış ilkyardıma iyi bir örnek olduğunu belirterek, köyünde geçirdiği bir trafik kazası sonrası yanlış ilkyardım nedeniyle 30 yıldır tekerlekli sandalyeye mahkum olduğunu belirten Şahin, herkesin ilkyardım bilmesinin önemine dikkat çekti.
Mustafa Şahin başından geçenleri şöyle özetledi;
Yanlış ilkyardımın acısını 30 yıldır yaşadığını belirterek sözlerine başlayan Şahin, "Bunun acısını ben 30 yıldır çekiyorum, bari başkaları yaşamasın diye bu tür etkinliklere her zaman destek verip, oluşumların içinde yer alıyorum." diyerek sözlerine şöyle devam etti: "Ben hastaneye gittiğimde doktor bana, eğer siz kaza sonrası buraya getirilirken bilinçli bir müdahale yapılıp, sedye gibi bir şeyle sabit bir şekilde buraya getirilseydiniz, siz şu anda engelli olmayacaktınız dedi. Ben de o zaman insanların bana iyilik yapmak isterken, bilmeyerekte olsa nasıl bir kötülük yaptıklarını daha iyi anladım." dedi.
Kaza sonrası omuriliği kopan ve 30 yıldır hayatını tekerlekle sürdüren Şahin, şu uyarılarda bulundu: "Eğer insanların başına böyle bir kaza gelirse, bilinçsizce müdahale etmesinler. Orada bilgili var ise o müdahale etsin, sedye gibi bi araçla hastaneye götürsünler. Yoksa sağlam birini benim gibi sakat bırakabilirler."
Dünya İlkyardım Günü

8 Eylül 2012 Cumartesi

Gereksiz ameliyat iddialarının yanlış olduğu ortaya çıktı

Sağlık Bakanlığı, basında çıkan 'Doktorlar hasta iyileşirse para alacak' başlıklı haberi yalanladı. Bakanlık, hekimlerin yaptıkları işlemleri ve reçeteleri tıbbi bilgileri ve vicdani kanaatleri çerçevesinde düzenlediklerini bildirdi. Doktorların daha fazla para kazanmak adına apandisit, sezaryen gibi ameliyatları gereksiz yere yaptığı iddialarının daha önce de gündeme getirildiğini hatırlatan bakanlık, bu iddiaların yanlış olduğunun yapılan çalışmalarla ortaya çıkarıldığını kaydetti.


Sağlık Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği’nden yapılan açıklamada, “Bugün bir gazetede ‘Doktorlar hasta iyileşirse para alacak’ başlığı ile yer alan haberdeki ‘Doktorların performans için gereksiz ameliyatlar yaptığı, bundan böyle hastaların iyileşme sürelerine göre ücretlerinin değerlendireceği’ yönündeki iddialar üzerine kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi adına açıklama yapılmasına gerek görülmüştür." denildi.

Geri ödeme sisteminde geliştirme faaliyetlerinin kurulduğu günden beri sürekli olarak yapıldığı, bu faaliyetlere bağlı olarak da hasta memnuniyeti ve verimlilikte artışlar olduğunun izlendiği belirtilen açıklamada, “Bu çalışmaları dikkate almadan hekimlere 'para için hastalara gerekmeden ameliyatlar yapıyorlar' ithamında bulunmak büyük bir haksızlıktır. Hekimler yaptıkları işlemleri ve düzenledikleri reçeteleri tıbbi bilgileri ve vicdani kanaatleri çerçevesinde düzenler." ifadelerine yer verildi.

Dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi Türkiye'de de uzman hekimlerin aylık gelirlerinin bir kısmını aktif çalışmalarına dayalı olarak aldıklarına işaret edilen açıklamada, şunlar kaydedildi: "Doktorların aktif çalışmalarına bağlı olarak belirlenen performans ödemesinin tamamen hastanın iyileşmesine bağlı olarak ödenmesi söz konusu olamaz. Zira her hastanın tedavisi ve beklenen iyileşme sonuçları birbirinden farklıdır. Hali hazırdaki ödeme modelleri içinde de sadece yapılan iş değil bu işin yapılması sırasındaki hasta memnuniyeti, hastanenin toplam verimliliği ve kalitesi gibi birçok çarpan devreye girmektedir.” 

Açıklamada ayrıca, apandisit ameliyatlarının gereksiz yapıldığı yönündeki iddialarla ilgili olarak cerrahlardan oluşan araştırmacı grubunun, 42 hastaneden 3 bin 437 apandisit ameliyatının patoloji sonuçlarını değerlendirdiği, çalışma sonucu ameliyatların akut apandisit olma durumu yönünden dünya literatürü ile uyumlu olduğunun tespit edildiği bildirildi.

Hasta iyileşmez ise, doktor para alamayacak

Yaptığı muayene ve ameliyat sayısına göre maaştan çok performans ücreti alan doktorlar için bir dizi karar alındı.


Bundan böyle doktorun tedavi ettiğihasta bir ay içinde aynı rahatsızlıktan başka bir hasteneye giderse hekimin performans puanı düşecek ve aldığı para kesilecek.
 
Doktorların maaşın üç katı oranında ortalama 6-7 bin lira olarak aldıkları performans ücretleri baştan aşağı değişiyor. Yeni düzenlemeyle, hastanın iyileşip iyileşmediğine göre hekime puan verilecek. Hastanın kısa sürede hastaneden taburcu olması doktorların aldığı parayı arttıracak. Tedavi uyguladığı hasta 1 ay içinde aynı rahatsızlıktan başka bir hastaneye giderse o hekimin performans puanı düşecek ve aldığı para kesilecek.
 
ŞİFA BULMASI ÖNEMLİ
 
İlaç ve tedavi  harcamalarının 35 milyar lirayı aşması üzerine Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın başkanlık ettiği Ekonomi Koordinasyon Kurulu'nda sağlık alanına ilişkin önemli kararlar alındı. Kurulda doktorların performans sistemine çeki düzen verilmesi kararlaştırıldı. Yaptığı muayene ve ameliyat sayısına göre maaştan çok performans ücreti alan doktorların, hastayı iyileştirme kriterine geçilmesi kararlaştırıldı. Sağlık Bakanlığı'nın son şeklini vereceği yeni sistemde, yapılan işlem sayısından çok hastaların şifa bulması ve çabuk taburcu olması önemli olacak.
 
Sağlıkta kalite yönetimi uzmanlarının önerdiği yeni sistem, 35 bin hastanın yılda 50'den fazla hastaneye gitmesinde sadece hastalık hastalığının etkili olup olmadığına da açıklık getirecek. Doktorların uyguladığı tedavilerin sonuç vermemesinden yakınan hastaların aynı rahatsızlıktan başka hastane ve başka doktora gidip gitmedikleri incelenecek. Yeni puanlamalarda hastanın hastane hastane dolaşma dönemini bitiren doktorlar daha çok para kazanacak. Bütçeden gereksiz yere doktora yapılan performans ödemeleri de bu sayede azaltılacak.
 
GEREKSİZ AMELİYAT ARTTI 
 
İncelemelerde daha çok para kazanmak için bazı hekimlerin ve hastanelerin faturaları şişirdiği tespit edildi. Bazı doktorların performans almak amacıyla gereksiz yere apandisit ameliyatı, sezaryen doğum yaptıkları raporlara yansıdı. Örneğin katarakt ameliyatlarının, kalp anjiyolarının yüzde 25'inin gereksiz yere yapıldığı belirlendi
 
İhtiyaca göre ilaç
 
Yeni düzenlemede üzerine gidilen bir başka konu da doktorlara 'gerekli ilaç' yazdırmaya yönelik düzenlemelere gidilmesi oldu.  Gereksiz ilaç yazan doktorlara negatif performans uygulaması getirilecek. Hastanın ihtiyacına göre ilaç yazılmasına yönelik uygulanacak negatif performansta yaşanabilecek karışıklığa karşı ilacın hangi durumlarda gerekli hangi durumlarda gereksiz olduğunu Sağlık Bakanlığı belirleyecek.

7 Eylül 2012 Cuma

Sağlık Bakanlığı, 'MHRS' ve 'Alo 182' ile ilgili iddiaları yalanladı

Sağlık Bakanlığı, ‘Merkezi Hastane Randevu Sistemi’ ve ‘Alo 182’ ile ilgili olarak medyada yer alan iddiaları yalanladı. Bakanlık, MHRS’nin Sağlıkta Dönüşüm Projesi’nin önemli bir bileşeni olduğuna dikkat çekerek, vatandaşların hastanede bekleme sürelerinin azaltıldığını ve hizmete ulaşımın kolaylaştığını belirtti. Ayrıca bakanlığın ‘Alo 182’den ücret aldığı da yalanlandı.

Bakanlıktan yapılan açıklamada, bugünlerde medya da yer alan “Merkezi Soygun Sistemi” ve "Paralı Randevu Hukuka Aykırı" başlıklı haberlerle ilgili kamuoyunun doğru bilgilenmesi adına açıklamanın gerekli görüldüğü belirtildi. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Merkezi Hastane Randevu Sistemi projesi, Sağlıkta Dönüşüm Projesi'nin önemli bileşenlerinden birisi olup 2010 yılından bu yana vatandaşlarımıza başarı ile hizmet etmektedir. Projenin pek çok faydalı amacından biri de hizmet sunan kaynaklarımızın doğru planlanması ve vatandaşlarımızın hastanede bekleme sürelerini azaltarak sağlık hizmetine erişimini kolaylaştırmasıdır. "

Vatandaşların Alo 182 hattını arayarak operatörlerin yardımıyla veya MHRS web sayfasından bizzat kendilerinin ücretsiz olarak randevularını alabildiğinin belirtildiği açıklamada, "İnternet yolu ile randevu almak da herhangi bir ücrete tabi değildir. ALO 182 hattını arayan vatandaşlarımız ise; kullandıkları telefon operatörünün 'görüşme ücretine' tabii olup sadece bu ücreti ödemektedirler. Ev ve cep telefonlarının görüşme ücretleri, ilgili telefon şirketlerince belirlendikten sonra Bilgi Teknolojileri Kurumu (BTK) tarafından onaylanıp ilan edilmekte ve vatandaşlarımızın da yaptıkları abonelik sözleşmelerinde hangi tarifeye bağlı oldukları belirtilmektedir. Bakanlığımız, herhangi bir ad altında vatandaşlarımızdan veya telefon operatörlerinden hiçbir ücret almamaktadır. Ancak, haberlerdeki ifadelerde, randevu hizmetinden Bakanlığımız bir ücret alıyormuş izlenimi oluşturulmakta ve Bakanlığımızın bu önemli projesi haksız şekilde itham edilmiş olmaktadır. Bunun gerçeklerle hiçbir ilgisi bulunmamaktadır.” ifadelerine yer verildi.

Açıklamada, haberlerde belirtilen görüşme ücretlerinin daha aşağı çekilmesine yönelik vatandaş taleplerinin de bakanlığa zaman zaman ulaştığı ve konunun Bilgi Teknolojileri Kurumu'na bildirildiği vurgulandı.

Hemşireye acı haber, gece nöbetinde verildi

Şırnak'ın Beytüşşebap ilçesinde dün gece terör örgütü ile güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmada şehit olan Piyade Uzman Çavuş İlhan Akkoç'un (27) acı haberi Konya'da hemşire olan eşine yetkililer tarafından verildi.


Şehir Piyade Uzman Çavuş İlhan Akkoç'un 2 ay önce evlendiği eşi Yasemin Demir Akkoç'a acı haber, çalıştığı hastane de gece nöbeti sırasında askeri yetkililer tarafından verildi. Akkoç'un çalıştığı hastaneye gelen yetkililer, Yasemin Akkoç'a eşinin şehit düştüğü haberini verdiler. Haber üzerine şok geçiren Akkoç, bitkin bir vaziyette yakınları tarafından evine götürüldü.
Şehit Piyade Uzman Çavuş İlhan Akkoç'un cenazesi, memleketi olan Konya'nın karapınar ilçesinde toprağa verilecek.
Saglikpersoneli.net olarak, İlhan Akkoç'a Allah'tan rahmet, eşine, yakınlarına ve tüm sevenlerine başsağlığı diliyoruz.

Günün Fırsatı

5 Eylül 2012 Çarşamba

Ambulans Polisi almadı haberlerine sağlık personellerinin feryadı


04.09.2012 Tarihinde bazı internet siteleri ve gazetelerde yayınlanan, 112 ekibi polisi almadı başlıklı haberlere karşılık, o anı birebir yaşayan ve ağır suçlamalara maruz kalan 112 ekibinden gönderilen maili sizlere aktarıyoruz.




 İyi günler, ben Tekirdağ 112 merkez 4 nolu ekipte çalışıyorum. 03.09.2012 tarihinde nöbet sırasında bir olay gerçekleşti, haklı olduğumuz halde tüm basın ve yayın organları 112 ekibimizi kötüledi.
   Olayın aslını sizlere anlatayım; 
   Biz merkezde 4 ekip çalışıyoruz. Aydoğdu mahallesinde bir polis yaralandı haberi üzerine merkezimiz olaya KKM Tekirdağ 14'ü gönderdi. Aynı olay yerinde diğer sokakta da bıçaklama vakası var diye bir ihbar geliyor ve merkezimiz o olayada KKM Tekirdağ 13'ü çıkarıyor. Tekirdağ 13 olarak olay yerine giderken polisler görüyor ve aracımızı durduruyor, bizim arkadaşlar iniyorlar ve hastaya bakıyorlar, ama başka vaka olduğunu anlayınca merkeze haber veriyorlar. Merkezde biz polis olayına başka bir ekip çıkardık siz kendi vakanıza gidin diyor. Daha sonra paramedik arkadaşımız polis memuruna hayati tehlikesinin bulunmadığını sadece omuzda çıkık olduğunu, kendilerinin acil yaralanma vakasına gittiklerini düzgün bir dille anlatıyor. Polis memuru ise paramedik arkadaşımıza ağza alınmayacak bel altı küfürler ediyor... Olay karşısında arkadaşımız yine kendisine hakim oluyor. Polis memuru  siz bunu bize yapıyorsanız halk ne yapsın diye devam ederken ekibimiz tek kelime etmeden diğer vakaya doğru hareket ediyor. Daha sonra 4 dakika da olay yerine ulaşan KKM Tekirdağ 14 ekibi polis  memurunun yanına gidiyor ve hastaya müdahale etmek istiyor ama amirleri tarafından tepkiyle karşılaşıyor. Amir polis memurlarına "ambulansların plakasını alın, tutanak tutun imzalayacağım" diye söylemlerde bulunuyor. Tekirdağ 14 ekibindeki paramedik arkadaşımız amire olayın aslını anlatmaya çalışsa da amir dinlemiyor ve arkadaşımızı polis aracına bindirip götürüyorlar. Daha sonra emniyet müdürü, valiye, SABİM'e ve gerekli mercilere Tekirdağ 112 yi şikayet ediyor. Olayın aslını Sağlık müdürümüz gerekli makamlara bildirse de, medya da 112 karalanıyor ve bizim haklı olduğumuz yerde “Polis memurunu Ambulans almadan gitti” gibi bir çok yerde haber yapılıyor.
   Bizim saglikpersoneli.net sitesinden ricamız, tüm sağlıkçıların sitesi olan saglikpersoneli.net in olayın gerçeklerini ve detaylarını anlatmasıdır. Şimdiden gerekli ilginiz için teşekkür ediyoruz. Olayla ilgili olarak kamu davaları açılmıştır. Birlikte çalıştığımız polisin, bir nevi ekip arkadaşlarımızın bize küfür etmesi sizce de ayıp değil mi?
   www.saglikpersoneli.net
   Gönderen: Tekirdağ 112 Ekibi
Günün Fırsatı

Büyükşehir'den 35 bin yaşlıya ücretsiz hizmet

Ankara Büyükşehir Belediyesi, yaşlılara yönelik verdiği hizmetleri sürdürüyor. 35 bin yaşlıya sağlıktan temizliğe, tatilden ulaşıma kadar onlarca değişik hizmeti ücretsiz olarak sunan Büyükşehir Belediyesi’nin, 1994 yılından bugüne kadar verdiği hizmetlerden faydalanan yaşlı sayısı ise bir milyon 204 bine ulaştı.


Yaşlılara, çocuklara, gençlere, hanımlara ve engellilere yönelik uyguladığı 164 ayrı sosyal ve kültürel projeyle dikkat çeken Büyükşehir Belediyesi, Başkent’in değişik bölgelerinde oluşturulan merkezlerde veya evlerinde yaşlılara hizmet veriyor. Büyükşehir Belediyesi, Ankara’da ikamet eden, eşiyle veya yalnız yaşayan, sosyal, kültürel, ekonomik yönden yoksunluk içinde bulunan, korunmaya, bakıma ve yardıma muhtaç 60 ve üzeri yaştaki vatandaşlara, rehberlik ve danışmanlık, psiko-sosyal destek, sağlık ve temizlik hizmetleri sunuyor. Yaşlıların ev veya yaşadıkları yerlerde bakım-onarım, boya-badana gibi işlerinde de yardımcı olan Büyükşehir Belediyesi, ücretsiz otobüs kartı, öncelikli hizmet kartı, Akçay tatil kampı, kent gezileri, müzik, resim ve bilgisayar kursları, kutlama programları, piknik, gezi ve eğlence programları, okuma-yazma kursları gibi onlarca farklı konuda da ücretsiz hizmet veriyor. 

   5 Eylül 1994 tarihinde kurulan Yaşlılar Hizmet Merkezi, yaşlıların ev ortamında desteklenmesi ve toplumdan soyutlanmadan yaşamlarını sürdürmeleri için faaliyetlerini sürdürüyor. Bu kapsamda verilen hizmetlerden bugüne kadar bir milyon 204 bin 282 yaşlının faydalanırken, en çok ilgi gören hizmet ise 782 bin 988 ile ücretsiz otobüs kartı oldu. Yaşlılar Hizmet Merkezi’ne vatandaşlar, şahsen veya birinci dereceden akrabaları aracılığıyla kimlik fotokopileri ile Bardacık Sokak No: 21 Küçükesat adresinden başvuruda bulunabiliyor. Merkezin telefon numarası ise 419 03 03-419 80 24 veya 417 06 06.
http://www.saglikpersoneli.net/buyuksehirden-35-bin-yasliya-ucretsiz-hizmet-haberi-1074.html

Günün Fırsatı

Çakmak gazı soluyan çocuk, yaşam mücadelesi veriyor


        Sakarya'nın Akyazı ilçesinde çakmak gazı soluyarak zehirlenen 16 yaşındaki çocuk, hastanede yaşam mücadelesi veriyor.


        Ömercikler Mahallesi Madanoğlu İlköğretim Okulu bahçesinde arkadaşlarıyla oynarken çakmak gazı soluyan, A.T.Y., bir süre sonra fenalaştı. Arkadaşlarının ailesine haber vermesi üzerine olay yerine çağrılan 112 Acil Sağlık ekibi, A.T.Y.'yi, ambülânsla Akyazı Devlet Hastanesi'ne kaldırdı. Durumu ağır olan çocuk, ilk müdahalesinin ardından önce Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne ardından da Kocaeli'ndeki Derince Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Yoğun Bakım Servisi'ne sevk edildi. 

        A.T.Y'nin sağlık durumunun ciddiyetini koruduğu öğrenildi. 

        Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

        Ömercikler Mahallesi Madanoğlu İlköğretim Okulu bahçesinde arkadaşlarıyla oynarken çakmak gazı soluyan, A.T.Y., bir süre sonra fenalaştı. Arkadaşlarının ailesine haber vermesi üzerine olay yerine çağrılan 112 Acil Sağlık ekibi, A.T.Y.'yi, ambülânsla Akyazı Devlet Hastanesi'ne kaldırdı. Durumu ağır olan çocuk, ilk müdahalesinin ardından önce Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne ardından da Kocaeli'ndeki Derince Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Yoğun Bakım Servisi'ne sevk edildi. 

        A.T.Y'nin sağlık durumunun ciddiyetini koruduğu öğrenildi. 

        Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.
www.saglikpersoneli.net



Günün Fırsatı

Kazayı 112’ye haber vermemenin cezası 154 lira


Uzmanlar, araç sürücülerinin bir dizi unutkanlıkları sonrası sürpriz cezalarla karşılaşabileceğini söylüyor. Uzmanlar, Karayolları Trafik Kanunu’na göre ‘Kazaya karışan araç sürücülerinin veya kaza mahallinden geçen araç sürücülerinin ilk yardım önlemleri almaması, zabıtaya ve sağlık kuruluşuna haber vermemesi’nin cezasının 154 lira olduğunu dile getirdi.


Bursa Emniyet Müdürlüğü Trafik Denetleme Şubesi yetkilileri, araç sürücülerinin dalgınlıkları ve unutkanlıklarının bile kanunda karşılığının olduğunu hatırlattı. Yetkililer, vuku bulan kazayı polis ve sağlık ekiplerine haber vermemek, karşıdaki sürücüyü uyarmak amacıyla uzun farları uzun süre yakmak, taşıt yoluna park etmek gibi ihlallerde çeşitli oranlarda ceza yazıldığını kaydetti. 

        HANGİ İHLALE NE CEZA VERİLİYOR?

        Tamirhane, servis istasyonu ve garaj gibi yerlere ölüm veya yaralanma ile sonuçlanan bir kaza geçirmiş olduğu belli olan veya üzerinde suç belirtisi bulunan bir araç gelince, en yakın zabıtaya haber vermemek ve deftere işlememenin cezası Karayolları Trafik Kanunu’nun 82/1 b maddesi uyarınca 154 lira para cezası kesiliyor. Taşıt yolu üzerinde kamunun faydalandığı ve yönetmelikte belirtilen yerlerin giriş ve çıkış kapılarının her iki yönde beş metrelik mesafe içinde park etmenin cezası 72 TL olarak uygulanıyor. Geceleri, yerleşim birimleri dışında karayollarındaki karşılaşmalarda, bir aracı takip ederken, bir aracı geçerken yan yana gelinceye kadar ve yerleşim birimleri içinde, gündüzleri ise görüşü azaltan sisli, yağışlı ve benzeri havalarda yakını gösteren ışıkların yakılmaması durumunda ise sürücüler 154 liralık ceza ile karşılaşıyor. Trafik zabıtası veya ışıklı trafik işaret cihazları veya trafik işaret levhası bulunmayan kavşaklarda geçiş üstünlüğüne sahip olan araçlara geçiş hakkı vermemenin de cezası 72 lira olarak uygulanıyor. Okul taşıtlarının ‘DUR’ işaretini yaktıkları hallerde diğer araçların durmaması; ‘DUR’ işaretinin öğrencilerin binmeleri veya inmeleri sırasında ve yönetmelikte belirtilen hallerde yakılmaması bu ışıkların gereksiz ve amaç dışı kullanılmasının cezası da 154 TL. Kazayı yetkililere bildirmemek, kaza yerinden ayrılmanın cezası da 154 lira olarak uygulanıyor.

Günün Fırsatı

Sağlık alanında yeni bir uygulama daha devreye giriyor


Günün Fırsatı
Dijital dönüşümde önemli adımların atıldığı sağlık alanında yeni bir uygulama daha devreye giriyor.




 Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), hastane sevklerini de internete taşıyor. Böylece hastaların eline artık sevk kâğıdı tutuşturulmayacak, işlemler elektronik ortamda yapılacak. Böylece yılda 1 milyonu bulan hastane sevklerinde yaşanan faturalandırma usulsüzlüklerinin de önüne geçilecek. 10 Eylül'den itibaren Sinop ve Samsun'da pilot olarak başlayacak uygulama, hızla ülke genelinde yaygınlaştırılacak.
   Kurum olarak hizmetlerin dijital ortama taşınması yönünde önemli adımlar attıklarını belirten SGK Başkanı Fatih Acar, elektronik sevk (e-sevk) uygulamasını da devreye sokacaklarını dile getirdi. Yılda 1 milyon sevk işlemi yapıldığını belirten Acar, e-sevk uygulamasıyla kâğıt kullanımının ve prosedürlerin ortadan kalkacağını kaydetti. E-sevk uygulaması için yeni bir web sitesi hazırlandığını ifade eden Acar, hastanelerin bu web servise entegre olarak sevk bilgilerini gönderebileceklerini anlattı. E-sevk uygulamasıyla kişilerin sevk edilip edilmediği kendi beyanlarına bırakılmayacak. Ayrıca il müdürlüklerinin iş yükü hafifleyecek.
   Öte yandan SGK, Web TV ve Kurumsal TV projelerini de hayata geçiriyor. SGK, Web TV ile vatandaşların sık sordukları sorulara ve merak edilen konulara televizyon programları biçiminde cevap hazırlayacak. Bu yayınlar, internet üzerinden yapılacak. Vatandaş, merak ettiği soruları bu kanal üzerinden öğrenebilecek. Kurumsal TV projesiyle de kurum personelinin eğitilmesi amaçlanıyor.
   SGK ayrıca toplumda sosyal güvenlik bilinci oluşturmak için Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ile işbirliğine gidecek. Proje kapsamında çocuklara küçük yaşta sosyal güvenlik bilinci kazandırılabilmesi için MEB ile materyal çalışması yapılacak. Sosyal güvenliği anlatan ve eğitim sistemi içerisinde değerlendirebilecek hikâye kitabı ve çizgi filmler gibi eğitim materyalleri hazırlanacak.
   ZAMAN GAZETESİ

2 Eylül 2012 Pazar

Ambulans otomobil ile çarpıştı, 7 kişi yaralandı

Mardin Devlet Hastanesi'ne bağlı bir ambulans hasta taşırken otomobil ile çarpıştı. Kazada 7 kişi yaralanırken, otomobil, kaldırımda duran ağaçlara, ambulans ise elektrik direğine çarparak durabildi.


Mardin’in Ömerli ilçesinden hasta getiren 47 DH 159 plakalı ambulans, Mardin Valiliği karşısında, Vali Ozan Caddesi'nde 36 KC 939 plakalı otomobile çarptı. Çarpma sonucu ambulans adliye otoparkında bulunan elektrik direğine çarparken, otomobil ise kaldırım üzerinde duran ağaçlara çarparak ancak durabildi. Kazada, ambulansta bulunan hasta İbrahim Demircan ve yakınları Mehmet ve Abdüsselam Demircan, ambulans sürücüsü Necat Aslan, hastane personeli Emrullah Kılınç, Gülsüm Bozkurt ve otomobil sürücüsü İskender Koca yaralandı. Yaralılar, başka ambulanslarla Mardin Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Yaralıların durumunun iyi olduğu belirtildi. Polis, olayla ilgili soruşturma başlattı.

www.saglikpersoneli.net


ambulans kazası
ambulans kazası
ambulans kazası

TIBBİ SEKRETERLER KENDİLERİNE YENİ BİR İŞ ARIYOR…


Yazarlarımızdan Öğr.Gör. Muhammed Serhat SEMERCİOĞLU'nun TIBBİ SEKRETERLER KENDİLERİNE YENİ BİR İŞ ARIYOR konulu ilk yazısı


TIBBİ SEKRETERLER KENDİLERİNE YENİ BİR İŞ ARIYOR…
   Siz değerli sağlık çalışanlarıyla beni buluşturan herkese teşekkür ederek başlamak istiyorum ilk yazıma… İlk yazı gerçekten önemlidir bu anlamda. Siz değerli okuyucularla birlikte sağlık sektörünün dününü, bugününü ve yarınını tartışmak gerçekten çok keyifli, aynı zamanda bir o kadar da faydalı olacağı inancındayım. Alanım olan tıbbi sekreterlerin durumlarını konu alan bu yazımı umarım ilgililer okur ve tıbbi sekreterlerin önemini ciddi olarak kavrarlar.
   Bilindiği gibi son yıllarda Türkiye’de sağlık hizmeti veren özel ve kamu kurumlarının sayıları giderek artmaktadır. Sağlık hizmeti sunan bu örgütler, yapı ve işlev açısından da en önemli, en değerli bilinmesi gereken fakat bir türlü hak ettiği değeri bulamayan örgütlerin başında gelmektedir.

 Bu anlamda sağlık örgütlerinde çalışan diğer personel kadar tıbbi sekreterlerin görevleri de oldukça önemlidir. Tıbbi sekreterler hastanelerde; teşhis ve tedavi, hastanın izlenmesi ve gerekli malzeme temini gibi konularda yazışmaları yapmak gibi kritik görevleri yerine getirmektedirler. Ayrıca kurum – hasta – hekim arasındaki iletişim köprüsünü düzenleyen tıbbi sekreterlerin verimli bir şekilde çalışabilmesi için kesinlikle işyeri ortamının uygun olması ve beklentilerinin karşılanması gerekmektedir. 

Günün Fırsatı
   
   Özellikle sağlık sektöründe bu kadar önem arz eden tıbbi sekterler üzerine; 2011 yılında bir çalışma yapmaya karar verdim. Bu çalışmayı tez haline getirmem ise neredeyse 1 yılımı aldı. Bu süreçte katkılarından dolayı sayın Prof.Dr. Dilaver TENGİLİMOĞLU hocama da tekrar huzurlarınızda teşekkürü bir borç bilirim…
   
   Araştırma kapsamında tıbbi sekreterlerle hem bire bir görüşme fırsatı buldum, hem de görüştüğüm çalışanlara 37 sorusu iş doyumu, 43 sorusu örgütsel güven düzeyini belirlemeye yönelik olan iki anket uyguladım. Büyük bir hevesle değerlendirmeye başladığım anketlerin sonuçları gerçekten korkutucu oldu. 
   
   Bu korkutucu sonuçlardan bazılarını şimdi sizlerle paylaşmak istiyorum. Özellikle özel sektörde çalışan tıbbi sekreterlerin \%57,7’si kendisine yeni bir iş arıyor ve işinden memnun değil. Yine \%41,4’ü tıbbi sekreterler arasında iş birliğinin olmadığını düşünüyor. \%34,4’ü ise işini kesinlikle ilgi çekici bulmuyor. Belki de bu sonuçlar arasındaki en vahim olanı; özel ve kamu hastanelerinde çalışan tıbbi sekreterlerin \%72,9’u “bulunduğum kurumda kendim için bir gelecek göremiyorum” oldu.
   
   PEKİ, BU MEMNUNİYETSİZLİĞİN SEBEPLERİ NELER?
   Bu kadar ürkütücü ve bence üzücü cevaplar veren görevdeki personelin sıkıntıları neler acaba diye sordum, kendilerine. 
İşte cevaplar;
- Birçok personelin iş garantisi yok.  Kadrolu çalışamadığımız için işimizde bir gelecek göremiyoruz. Kadrolu olduğumuzda işten çıkarılma korkumuz azalacak ve motivasyonumuzda aynı derecede artacaktır.
- Biz tıbbi sekreterlerin eğitim durumları ve tecrübe yılları baz alınarak, adaletli bir maaş ve statü dağılımı yapılmalıdır. Her çalışan hak ettiği unvanı ve maaşı almalıdır. 
- Kamu ve özel sektörde çalışan tıbbi sekreterler arasındaki çalışma saatleri eşitlenmelidir. Bütün tıbbi sekreterler aynı saatler arasında çalışmalıdır.
- Tıbbi sekreterlik mesleğine sadece bu alandan mezun olanlar getirilmelidir. Bu uygulama ile başka bölümlerden mezun olup, tıbbi sekreterlik yapan yarı eğitimli personelde kendi alanlarında çalıştırılmalıdır. ÖSYM’nin tıbbi sekreterleri atarken uyguladığı herhangi bir alandan mezun olma şartı ise kaldırılmalıdır.
- Tıbbi dokümantasyon ve sekreterlik, ön lisans programından mezun olan öğrenciler KPSS’de atanma sıkıntısı çekmemelidir. Kamuda veya özel sektörde çalışma seçeneği bizlere bırakılmalıdır.
   SONUÇ
 
   Özetle, özel sektörde ya da kamu sektöründe çalışan tıbbi sekreterlerin; iş doyumlarının düşük, bulundukları kurumlara güvenmemelerinin belki de en büyük sebebi, onları sağlık sektörünün dışında görmek ve hak ettikleri değeri vermemek olsa gerek.
Bu yazımla, umarım, birileri onların sesine kulak verir. 
Ve yine umarım, tıbbi sekreterlerin sağlık sektöründeki varlığını HERKES tam olarak kabul eder ve onlarda bu sektörde kendilerine güzel bir gelecek kurarlar…  
Öğr.Gör. Muhammed Serhat SEMERCİOĞLU
serhat_semercioglu@hotmail.com

Günün Fırsatı

Kimsesiz hastalar artıyor

Sağlık Bakanlığı Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Başkan Yardımcısı Ahmet Çakır, son dönemde hastanelere başvuran kimsesiz hasta sayısının arttığına dikkat çekti. Çakır’ın, il sağlık müdürlüklerine gönderdiği yazıda, kimsesiz bakıma muhtaç hasta sayısının geçen yıl 6 bin 920 iken, bu yılın ilk 6 ayında 5 bin 793 olarak tespit edildiği belirtildi.


Ahmet Çakır, il sağlık müdürlüklerine ‘Hasta Bakım Personeli’ konulu bir yazı gönderdi. Söz konusu yazıda son dönemde hastanelere başvuran kimsesiz hasta sayısının arttığını kaydeden Çakır, bu kişilerin hastanede bakımları ile ilgili çeşitli sorunların ortaya çıktığını aktardı. Çakır, “Kurumumuzca takip edilen tıbbi sosyal hizmet faaliyet verilerine göre hastanelerimizdeki Tıbbi Sosyal Hizmet Birimlerinde görev yapan sosyal hizmet uzmanları tarafından tespit edilen ya da sosyal hizmet uzmanına yönlendirilen kimsesiz bakıma muhtaç hasta sayısı 2011 yılında 6 bin 920 iken; 2012 yılı ilk altı ayında 5 bin 793 olarak tespit edilmiştir.” dedi. 

   Söz konusu hastaların hastanede kaldıkları süre içinde tuvalet, kişisel temizlik, beslenme gibi ihtiyaçlarının karşılanması ile ilgili sorunlar yaşandığını kaydeden Çakır, bu nedenle yoğun olarak refakatçi talebi yapıldığını ifade etti. Çakır, kimsesiz ve bakıma muhtaç hastaların kaliteli bir sağlık hizmeti alabilmesi için kişisel bakımına yardımcı olacak, hastane içi ve hastane dışı ihtiyaçlarını sağlayacak, her türlü hastane işlemlerinde hastaya refakat edecek hasta bakım personelinin görevlendirilmesini istedi. 

   Yazıya göre, görevlendirilecek hasta bakım personeline, hastanın genel ve fiziksel bakımı, engellilere yaklaşım, ilk yardım, hastane içi hijyen, hasta ve hasta yakını ile sağlıklı iletişim konularında eğitim verilecek. Bakanlık, söz konusu eğitimleri alan personel sayısının, 15 Eylül 2012 tarihine kadar Kamu Hastaneleri Kurumu’na bildirilmesini istedi. www.saglikpersoneli.net
Günün Fırsatı

450 bin liralık tazminat davasında hekimler kusurlu bulundu

Yediği mantar sebebiyle karaciğerini kaybeden, nakille yeniden hayata tutunan 15 yaşındaki Esra Yıldırım'ın ailesinin, tedavide geç kalındığı iddiasıyla Sağlık Bakanlığı hakkında açtığı 450 bin liralık tazminat davasında, Adli Tıp Kurumu, tedaviyi yapan doktorları kusurlu buldu. Adli Tıp Kurumu raporunda, hastalığın tanısında geç kalındığı belirtildi.


Sakarya'nın Sapanca ilçesinde yaşayan İlhan (47) ve Sündüz Yıldırım (39) çiftinin üç çocuğundan en büyüğü olan Esra, yediği mantardan zehirlendi. Mantar nedeniyle karaciğeri iflas eden Esra için nakil yapılacak kadavra bulunamayınca, teyzesi Fatma Özbek Akan (33) yeğenine karaciğerinin bir bölümünü verdi. Teyzesinin karaciğeriyle hayata tutunan Esra'ya, nakil sonrası yüzde 80 oranında sakatlık raporu verildi.

   Zehirlenme sonrası 3 kez başvurdukları Sapanca Devlet Hastanesi'nde teşhis ve tedavi ile sevk işlemlerinin zamanında yapılmaması sonucu kızlarının karaciğerini kaybettiğini öne süren Esra'nın ailesi, Sağlık Bakanlığı hakkında Sakarya 1. İdare Mahkemesi'nde 450 bin liralık tazminat davası açtı.

   Sağlık Bakanlığı, Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nce oluşturulan bilirkişinin hazırladığı raporu mahkemeye sundu. Bakanlığın raporunda, Sapanca İlçe Hastanesi'ndeki doktorların, hastanın direk mantar yedikleri iddiası üzerine başvurmamalarına rağmen besin zehirlenmesi düşündükleri, ertesi gün komşu çocuğunun da aynı sebeple gelmesi üzerine mantar zehirlenmesi üzerine yoğunlaşıldığı belirtildi. Bu süreçte, hastanın genel durumunun iyi, şuurunun açık olduğu kaydedilen raporda, şu görüşlere yer verildi: 

   "Babanın 'biz bu mantarı kendimiz yetiştiriyoruz. Devamlı yiyoruz, bir şey olmadı. Şimdi neden olsun' diyerek konunun anlaşılmasını geciktirdiği, bu süre içerisinde hastanın kontrole çağrıldığı, mantar zehirlenmesi şüphesi ortaya çıkınca hastanın bir üst hastaneye sevkinin yapıldığı, dolayısıyla hastanede doktorların uygulamış oldukları tedavilerde herhangi bir ihmallerinin ve kusurlarının bulunmadığı tespit edilmiştir."

   Mahkeme, Esra Yıldırım'ın sakat kalmasının Sapanca Devlet Hastanesi'nde gerçekleştirilen yanlış teşhis ve tedaviden kaynaklanıp kaynaklanmadığının belirlenmesi amacıyla dosyayı Adli Tıp Kurumu'na gönderdi.

   ADLİ TIP: AYIRICI TANIYI TAM OLARAK YAPMAYAN HEKİMLERİN EYLEMLERİ TIP KURALLARINA UYGUN DEĞİL

   Dava dosyasındaki ifadeleri ve belgeleri inceleyen 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu, hazırladığı raporu mahkemeye gönderdi. Raporda, aynı gün saat 03.00, 09.20 ve 18.24'de benzer şikayetlerle aynı hastaneye başvuran hastanın, mantar zehirlenmesi açısından ayırıcı tanısının yapılması ve bu kapsamda kan tetkiklerinin değerlendirilmesi gerektiği, ancak hastanın babasının yanlış yönlendirmesi sonucunda bu tetkiklerin yapılmadığı ve tanıda geç kalındığını kaydedildi. Tanının, daha erken konması durumunda karaciğer nakline gerek kalmaksızın hastanın iyileşme ihtimalinin bulunduğu ifade edilen Adli Tıp İhtisas Kurulu raporunda, yanlış yönlendirmeye rağmen gerekli ayırıcı tanıyı tam olarak yapmayan Sapanca Devlet Hastanesi hekimlerinin eylemlerinin tıp kurallarına uygun olmadığı vurgulandı. 

   Raporda, zamanında tanı konup tedavi başlansa bile mantar zehirlenmesi vakalarında karaciğer nakli gerektirecek karaciğer yetmezliği ve buna bağlı ölümün meydana gelebileceği belirtildi.
www.saglikpersoneli.net
Günün Fırsatı