29 Ağustos 2014 Cuma

Hastaneler artık yeraltına iniyor 

Suriye'de rejimin sağlık merkezlerini hedef alması üzerine, muhalifler özellikle hava saldırılarından korunabilmek amacıyla hastaneleri yer altında inşa etmeye başladı.

Rejim birlikleri, Suriye'deki iç savaşın 4. yılında sivillerin yanında hastaneleri de hedef alıyor. Saldırılarda şimdiye kadar tedavi için hastaneye gelen yaralıların yanı sıra, birçok görevli doktor ve hemşire hayatını kaybetti.

Saldırıları karşısında hasta ve savaşta yaralananları tedavi etmek isteyen muhalifler, daha korunaklı olduğu için hastaneleri yer altına taşımaya başladı. Bu kapsamda Hama, Halep ve İdlib'e hemen hemen aynı mesafede başlayan hastane inşaatı devam ediyor.

Yaklaşık 2 aya bitirilmesi planlanan ve 3 bölümden oluşan hastane, yerin altına yapılıyor.

Bölgede herhangi bir sağlık kuruluşunun olmaması, çalışmaların önemini gözler önüne seriyor.  

Hama Bölgesi Tıbbi Komisyon sorumlularından Ebu Casim, AA muhabirine yaptığı açıklamada, rejim birliklerinin hastaneleri hedef almaya devam ettiğini söyledi.

Hama'da ciddi bir hastane olmadığını belirten Casim, durumu ağır yaralıların Türkiye'ye ulaşamadan hayatını kaybettiğini ifade etti.

Bu nedenle Hama, Halep ve İdlib'e eşit uzaklıkta bir bölgeye hastane yapmaya karar verdiklerini anlatan Ebu Casim, yerin altına inşa ettikleri sağlık merkezinin büyük bölümünün tamamlandığını vurguladı.

Hastanede günde 25-30 hasta kabul edileceğini dile getiren Ebu Casim, "Özellikle varil bombalarından korunmak için böyle bir hastane yapmaya karar verdik. Bir sağlık kuruluşunda olan hemen her şey 15 odalı bu hastanede olacak" dedi. 

Hastane tamamlanana kadar yakındaki bir merkezde sağlık hizmeti verildiğine işaret eden Casim, kendi imkanlarıyla kurdukları odada olası kimyasal saldırılara da müdahale ettiklerini kaydetti.

Casim, olası saldırılara karşı merkezin bitişiğine yer altı sığınağı inşa etkilerini aktardı.

Dağın içine hastane

Özellikle varil bombalı saldırılardan korunmak için yapılan hastanelerden biri de dağ oyularak inşa ediliyor.

Hama kırsalında bir dağın yaklaşık 20 metre altında maden kazar gibi hazırlanan odalardan oluşan hastanenin yaklaşık 4 aya tamamlanması bekleniyor.

Suriyeli işçiler tarafından tıpkı bir bina yapar gibi koridor ve odalar oyularak oluşturulan hastanenin bir bölümünün aynı zamanda sık sık elektrik kesintisi yaşanan ülkede ilaçları saklamak için soğuk hava depo olarak da kullanılması hedefleniyor.

Hama Bölgesi Tıbbi Komisyon sorumlularından doktor Ebu Abdurrahman da saldırılardan korunabilmek için dağı oyarak hastane inşa ettiklerini söyledi.

Bugüne kadar 160'ın üzerinde doktorun hayatını kaybettiğini belirten Abdurrahman, hastanenin faaliyete geçmesiyle gerek tedavi gören hastaların gerekse sağlık görevlilerinin daha güvende olacağını ifade etti.

Aylardır süren çalışma sonucu hastanenin koridor ve odalarının büyük oranda şekillendiğini vurgulayan  Abdurrahman, yaklaşık 4 aya kadar hizmete açmayı planladıkları hastanenin tamamlanması için desteğe ihtiyaçları olduğunu dile getirdi.

İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani ve Yardım Vakfı Suriye Koordinatörü Muhammed Yorgancıoğlu ise Suriye'deki hastane sıkıntısını yerinde incelediklerini söyledi.

Esed birliklerinin sağlık hizmeti veren her binayı vurduğunu ifade eden Yorgancıoğlu, bundan korunabilmek için farklı yöntemlere başvurulduğunu söyledi.

Hastanenin, kısıtlı imkanlarla yapılmaya çalışıldığını anlatan Yorgancıoğlu, kazılan alanın hastaneye dönüşmesine katkı sunduklarını kaydetti.

AA
Hemşirelerin görevini mobil cihazlar yapacak!

Goldmaster'ın TÜBİTAK onaylı projesiyle hastalar doktorun ayağına gitmekten kurtulacak. Tansiyon, kan, şeker gibi tahliller anında doktorun cebine gidecek.

Her alanda yaşanan teknolojik dönüşüm sağlık alanında da kendisini gösteriyor. Tüketici elektroniğinin güçlü yerel oyuncularından Golmaster, TÜBİTAK'tan onaylı projesiyle hastaları doktorun ayağına gitmekten kurtaracak. Goldmaster'ın geliştirdiği hasta takip sistemiyle hastaların kan, şeker, tansiyon, nabız ölçümleri anında doktorun cebine gelecek. Hemşirelerin yaptığı işi bundan böyle cihazların yapacağını belirten Goldamaster Genel Müdürü Sinan Bora, projenin hastanelerden büyük ilgi gördüğünü söyledi.
Bugüne kadar ithal ürünlere ağırlık veren Goldmaster, strateji değişikliğine gitti. Artık Uzak Doğu menşeili ithal ürünler yerine yerli üretime başlayan Goldmaster TÜBİTAK'ın da desteğiyle katma değeri yüksek ürünler üretecek. Sağlık alanındaki ürün ve hizmetlerde katma değerin yüksek olduğunu ifade eden Sinan Bora, “TÜBİTAK sağlık ürünlerininyerli olarak üretilmesine büyük destek veriyor. Biz de yerli üretim için TÜBİTAK'a başvurduk, kabul edildi. Sadece mal alıp satmak istemiyoruz, Ar-Ge de yapmak istiyoruz” dedi.

EVE VERİ MERKEZİ

Bu cihazları kullanarak hastaların uzaktan takibini sağlayan bir sistem üzerinde çalıştıklarını dile getiren Bora, projenin TÜBİTAK tarafından destek kapsamına alındığı kaydetti. Projeyi 2015 yılının sonunda hayata geçirmek istediklerini ifade eden Bora, şu bilgileri verdi: “Sistem hastanın verilerinin internet üzerinden doktora gitmesine dayanıyor. Hastanın kalp atış sayısı, tansiyonu, şekeri, EKG verileri, vücut sıcaklığı gibi veriler evde bir cihazda toplanacak. Yani tansiyon aletindeki veri bluetooth üzerinden cihaza aktarılacak. Bilgiler buradan otomatik olarak hastanenin doktorun cebine gidecek. Böylece hastanın doktorun ayağına gitmesine gerek kalmayacak. Doktor da anında müdahale edebilecek. Bu konuda ileride ihaleler açılacak. Şuan olsa hastaneler hemen kabul edecek.” 
Güvenlik sistemleri işine de girdiklerini anlatan Bora, yüz tanıma sistemlerini ticari amaçlı olarak kullanmak istediklerini bildirdi. Bora, “Yüz tanıma sistemlerini yazılım hazır. Mesela bu sistemi kurduğumuz bir esnaf dükkanın önünde geçen kişilerin kaç tanesinin kendi gerçek müşterisi olduğunu bilecek. Polis caddelerden geçenlerin kaç tanesinin sabıkalı olduğunu öğrenebilir, holiganlar statlara girmeden bu sistem sayesinde rahatlıkla tespit edilebilir” diye konuştu.

YERLİ ÜRETİME ELEKTRİKLİ SÜPÜRGEYLE BAŞLADI

Yaklaşık 3 yıl önce elektrikli ev aletleri sektörüne adım atan Goldmaster, mutfak eşyası işine de el attı.  Üretime elektrikli süpürgeden başlayan Goldmaster Genel Müdürü Sinan Bora, “Sırada mutfak robotu, saç kurutma makinesi ve ütü var. Şuan 7-8 ülkeye ihracat yapıyoruz. Yerli üretimle birlikte ihracat yaptığımız ülke sayısını 35-40 ülkeye çıkaracağız. Rusya'daki Türk ürünleri ihraç fuarına katılacağız. Hanımların en çok tercih ettiği bu ürünleri daha önce Çin'den ithal ediyorduk. Artık Çin ürünlerinden çıkıyoruz. Çünkü ithal ettiğiniz bir ürünü ihraç etmek çok zor” diye konuştu.

ANADOLU'DA TANINDIK

Seda Sayan marka farkındalığını artırdı
Seda Sayan serisiyle Anadolu'da marka bilinirliğini artırdıklarını belirten Sinan Bora, “Seda Sayan 1.5-2 yıllık bir anlaşmamız oldu. Şuan bitti. Bize çok faydası oldu. Seda Hanım ev kadınlarını çok yakından tanıyan bir isim. Tost makinesi, ekmek makinesi ve çaycı yaptık. Ürünlerimiz Malatya, Erzurum, Kayseri ve Gaziantep'te çok sattık” dedi.  Kadınlarla olan bağları koparmamak için züccaciye işine de girdiklerini anlatan Bora, 10 milyar liralık bir pazardan yüzde 2-3 pazar payı almayı hedeflediklerini kaydetti. 

HEDEF 100 BİN ADET SATIŞ

Dünyada enerji sıkıntısı yaşandığına değinen Sinan Bora, enerji alanında tasarruflu ürünlerin üretimine başladıklarını ifade etti. Sinan Bora, “LED pazarı 50 milyar dolarlık bir pazar ve yatırımlara aç. Gelecekte bütün aydınlatmalar LED'e dönüşecek” dedi. LED ampullerin enerji sarfiyatını yüzde 40-50 oranında azalttığını anlatan Bora, “Şu an ayda 5-10 bin adet satış yapıyoruz. Hedefimiz bunu 100 bine çıkarmak” diye konuştu. 

SÜRESİ DOLUNCA KAPANIYOR

Goldmaster Genel Müdürü Sinan Bora, ilk defa çocuklara özel tableti kendilerinin geliştirdiğini söyledi. Smartpad Kids adını verdikleri ürünün bir hafta önce raflarda yerini aldığını belirten Sinan Bora, “Tablette çocuklara özel uygulamalar bulunuyor. Tabletin en önemli özelliği ise ailelerin süre kısıtlamasına gidebilmesi. Fiyatı ise 349 lira” dedi. 
Doktorlar Suriye kampında çalışacak!

Sağlık Bakanlığı Suriye'deki savaştan kaçarak Türkiye'ye sığınan doktorları sınıra yakın kamplarda istihdam etmek için çalışma başlattı. Bir çoğu ihtisasını tamamlamış çok sayıda Suriyeli doktor, izin alamadığı için üç yıldır çalışamıyor.
Türkiye'de diplomaları tanınmayan Suriyeli doktorlardan bir kısmı kaçak olarak özel hastanelerde çalışmak ya da kaldıkları evlerde Suriyeli vatandaşlara hizmet vermek zorunda kalıyor. Sağlık Bakanlığı'nın kamplardaki sağlık hizmetlerini özel şirketlere devretmesiyle Suriyeli doktorların önündeki engel de kalkmış olacak.
yenişafak

Türkiye’de diyabet hastalığı korku yaratıyor!!!

Türkiye'nin, Avrupa ülkeleri arasında diyabetin en sık görüldüğü ülke olduğu belirtildi.

Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF) tarafından yayımlanan "6.  Diyabet Atlası"nda, Türkiye'dediyabet sıklığına ilişkin verilere yer verildi.

Dünya diyabet nüfusunun yaklaşık yarısının Çin, Hindistan ve ABD'de yaşadığı belirtilen atlastaki 2035 yılı tahminlerine göre, Türkiye'nin de diyabetin en çok görüleceği ilk 10 ülke arasına gireceği ifade ediliyor.

Türkiye'nin, ayrıca Avrupa'da diyabetin en sık görüldüğü ülke olarak gösterildiği Diyabet Atlası'nda, Türkiye'yi Rusya, Almanya, İspanya, Slovenya, Çek Cumhuriyeti, Avusturya, Danimarka, Macaristan ve İsviçre takip ediyor.

Obezite, diyabet riskini artırıyor

Atlasta, diyabette en önemli risk faktörü olarak obeziteye işaret edilirken, Türkiye'deki obezite oranlarında görülen artışa dikkat çekiliyor. Sağlık Bakanlığınca yürütülen ve 2014 yılında yayımlanan "Türkiye Çocukluk Çağı Şişmanlık Araştırması-2013 Raporu" sonuçlarının da yer aldığı atlasta, Türkiye'de 7-8 yaş grubu kız çocuklarının yüzde 21.6'sının, erkek çocuklarının da yüzde 23.3'ünün kilolu veya obez olduğunun saptandığına değinilerek, bunun gelecekte diyabet riski yaratabileceği vurgulanıyor.

Türkiye'de 7 milyondan fazla diyabetli hasta var

Sağlık Bakanlığınca yapılan Hane Halkı Araştırması'nda, 18 yaş ve üzeri kişilerde beyana dayalı olarak diyabet sıklığının yüzde 4.75 olarak bulunduğu ifade edilen atlasta,  diyabet sıklığının kadınlarda erkeklere oranla daha fazla görüldüğünün altı çiziliyor.Diyabet sıklığında en yüksek oranın doğu, en düşük oranın ise kuzey bölgelerde yer alan illerde görüldüğüne işaret ediliyor.

Diyabetin Türkiye'de beklenenden de hızlı şekilde arttığının ve 20 yıl sonrası için öngörülen rakamlara şimdiden ulaştığının ortaya konulduğu belirtilen atlasta, geçen yıl Türkiye'de tespit edilen diyabetli hasta sayısının 7 milyondan fazla olduğuna dikkat çekiliyor.

Hastaların yaklaşık yarısının (3 milyon 383 bin kişi) 40-60 yaş aralığında olduğu ve 2013 yılı itibarıyla 18 bin 190 çocukta diyabet bulunduğu vurgulanan atlasta, "2013 yılında, Türkiye'de erişkin yaş grubundan 59 bin 786 kişinin diyabet ve diyabet ilişkili nedenlerle kaybedildiği" öngörülüyor.

Diyabet tedavisine ilişkin sağlık harcamaları

Diyabet tedavisine ilişkin sağlık harcamalarının da yer aldığı atlasta, Türkiye'de 2010 yılında diyabet nedeniyle kişi başı sağlık harcamasının ortalama 572 dolar olduğu ve geçen yıl bu rakamın 866 dolara ulaştığı ifade ediliyor.

Haziran 2007-Temmuz 2013 dönemi verilerinin ele alındığı çalışmada, 2008 yılından 2012 yılına kadar diyabetli kişi sayısının 2 milyon 514 bin 842 kişiden 5 milyon 217 bin 709 kişiye ulaşarak, yaklaşık 7 kat arttığının ortaya konulduğu atlasta, diyabete yapılan toplam harcamaların yüzde 74'ünün diyabete ilişkin kardiyovasküler hastalık, nöropati, diyabetik ayak, retinopati, nefropati gibi komplikasyonlardan kaynaklandığı bildiriliyor.

31 Ekim 2013 Perşembe

Sağlık Bakanlığı bizimle eğlenir

Şu sıralar televizyonlarda Sağlık Bakanlığı'nın bir kamu spotu yayınlanıyor. Alo 182 hastane randevu sisteminin tanıtıldığı spotta bir doktor ile sekreteri arasında şu konuşma geçiyor...
Yenimesaj.com.tr sitesi yazarlarından Bayram ÇOŞKUN'un haberine göre, Sağlık Bakanlığı'nın yeni hazırlamış olduğu "Kamu Spotu" Türkiye'nin gerçeklerini yansıtmıyor. Çoşkun'un haberi aynen şöyle;
Sekreter: Günaydın efendim.
Doktor: Günaydın.
Sekreter: Bugün 45 hastanız var, 20'si randevulu. İlk hastanız Mehmet bey saat 9'da gelecek.
Doktor: Peki teşekkür ederim.
Doktor: Saat 9 olmuş. Birazdan Mehmet bey gelir.
Mehmet bey: Merhaba doktor bey.
Doktor: Mehmet bey hoşgeldiniz, biz de sizi bekliyorduk, buyrun.
* * *
46 saniyelik kamu spotu “Dilediğiniz hastaneden dilediğiniz doktoru seçin. Siz hastanede beklemeyin, hastane sizi beklesin” cümlesiyle bitiyor.
Ne kadar güzel, hoş!
Bakanlık vatandaşın hizmetinde. Görünen o ki hastanelerdeki kuyruk çilesi bitmiş(!)
Tıpkı geçtiğimiz yıl İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin hazırladığı metrobüs reklamı gibi devlet hastanelerinde de kuyruk falan yok.
Ferah bir ortam, güler yüzlü bir karşılama.
Ne ararsanız var!
Hastane personeli sizi “Mehmet bey, Ayşe hanım” diye karşılıyor, el üstünde tutuyor.
Size verilen saatte hastaneye gidiyorsunuz, huzur içinde muayenenizi oluyorsunuz.
* * *
Bakanlığın pembe tablosunun hastanelerde bir karşılığının olmadığı gün gibi ortada.
İzaha hiç ama hiç gerek yok!
Yolu bir kez dahi bu devlet hastanelerinden geçmiş biri ne demek istediğimi anlayacaktır.
Bakanlığın tanıtımını yaptığı hastanelerin Türkiye'de ne yazık ki bir karşılığı yok.
Acaba Sağlık Bakanlığı bu spotu hangi ülke için hazırladı” diye sormadan edemiyorum.
* * *
Bakanlığın bunu hangi ülke için hazırladığını bilmem ama görüntüleri izledikçe aklıma Kemal Sunal ve Şener Şen'in Kibar Feyzo filmi geliyor.
Köyün ağası Maho Ankara'dan gelen müdür beye arazilerini gezdirirken köylülere yaptığı hizmeti(!) de ballandıra ballandıra anlatıyor. Tam da bu sırada eşekle birlikte sabana koşulmuş Şaban tarla sürüyor.
Müdür, Maho ağa'ya “bu ne rezillik ağa” diyerek çıkışırken güya olaydan haberi olmayan Maho ağa Şaban'ı yanına çağırarak hal hatır soruyor, yamağına da durumu kendisine aktarmadığı için kızıyor.
Bu sırada yaşanan komik ama her biri sosyal bir içerik taşıyan diyalogları biliyorsunuz.
Maho ağa Şaban'a “Niye bana haber vermiyorsun oğlum, git benim evden iki tane öküz al” derken borcunu ödemesi için de 6 bin lira verir.
Maho ağa müdürün yanında jest üstüne jest yaptığı Şaban'ı müdür gittikten sonra falakaya yatırır.
Evet... Şaban'ın “ağam eğlenir benimle” dediği gibi galiba Sağlık Bakanlığı da hazırladığı kamu spotu ile bizimle eğlenir!
 
Bayram ÇOŞKUN
Kaynak:http://www.yenimesaj.com.tr/?artikel,12007621/saglik-bakanligi-bizimle-eglenir/bayram-coskun
Kaynak: saglikpersoneli.net 
http://www.saglikpersoneli.net/saglik-b

18 Eylül 2013 Çarşamba

Sağlıkta yeni dönem, biraz nostalji, buruk ayrılış, bir fotoğraf karesi

Sağlıkta yeni bir döneme hızla yol alıyoruz… Bu yeni dönemin en önemli bölümü kuşkusuz şehir hastaneleri projesi olacak… Buraların inşa edilmesinden sonra Türkiye’de sağlık sistemi bambaşka bir ivme kazanacak ve dünya standartlarının oldukça önüne geçecek…
Bu durumun sadece iç siyasette değil aynı zamanda dış politikada, sağlık turizminde, yetişen hekim kalitesinde, hastalara verilen sağlık hizmetinin nitelik ve niceliğinde ciddi değişimler yapacağından, ülkemizin gelişen vizyonuna sayılamayacak kadar çok faydaları olacağından kuşkumuz yok…
 
Yeni Sağlık Bakanımız gelecek dönemde Bakanlığını devam ettirirse o da tıpkı Recep Akdağ gibi önemli başarılara imza atan bir bakan olarak tarihimizdeki yerini alacak. Onun da başarılı olacağı açık… Şimdiden Sağlık Bakanımız doğru tercihleri ile dikkat çekiyor… Ali İhsan Dokucu’yu Türkiye Kamu Hastaneleri Başkanlığı’na ataması gibi…
 
Ali İhsan Dokucu İstanbul’a ilk geldiğinde İl Sağlık Müdürlüğünde Müdür Yardımcılığı yapıyordum. Mehmet Bakar’ın odasında her ikisini de ilk tanıştıran kişiyim... Ali İhsan Hoca ile Eyüp’te aynı semtte yetişmiş ve ilk gençlik yıllarımızda oldukça yakın arkadaşlığımız olmuştu… Burada çok enteresan şeylerden bahsedebilirim fakat onun izni olmadan böyle bir şeye müracaat etmem doğru olmaz…
 
Mesela basından okuyorsunuz… Ustanın Hikayesini… Başbakanımızın gerçekten enteresan bir yaşam öyküsü var… Ben de Hocanın Hikayesini yazarsam aynı şekilde ilgi çekici pek çok anektodları paylaşabilirim. İnsanlar bulundukları yere kolay gelmiyorlar. Her insanın kendine has orijinal bir hikayesi var... Ve her hikaye sadece hikaye olarak kalmıyor bizi geliştirerek büyütme gücünü içinde barındırıyor…
 
Hoca Şişli Etfal Hastanesinde Çocuk Cerrahisi Klinik Şefi ve Hastane Başhekimi olarak güzel hizmetlerde bulundu. Şimdilerde Türkiye siyasetinin vitrinine getirilmeye çalışılan Mustafa Sarıgül ile uyumlu işler yaptığını biliyorum. Müdürlüğe geçmesi biraz sıkıntılı oldu. Mehmet bey’le aralarında birkaç söz düellosu yaşandı. Bunlar daha sonra telafi edilebilirdi fakat maalesef bir gelişme sağlanamadı…
 
Birlikte çalıştığım ve ilk gençlik yıllarında aynı semtte yetiştiğim için çok iyi tanıdığım bu iki insan aynı düşüncenin insanları olmalarının yanında kişilik olarak çok faklı çalışma metotlarına sahipler… Psikoloji Yüksek Lisans programında Sosyal Psikoloji derslerini alırken Liderlik konusunda öğrendiklerim onların hangi tarza sahip olduklarını, farklılık ve benzerliklerini çözümlememi sağladı…
 
Bu farklılık ve benzerlikleri akademik bir disiplin içinde her ikisini de incitmeden yapabilecek çok nadir insanlardan birisi olduğuma inanıyorum… Fakat bunu tabi ki yapmayacağım… Her ikisinin diyaloglarının aradan geçen bu süre zarfında düzelmesi gerekirdi. Fakat olmadı. Şimdi yazacaklarımı kimse bilmez ama ben burada kısaca açıklayayım…
 
Mehmet beyin müdürlükten ayrılma sürecinde ‘Efsane Müdürün Buruk Ayrılışı’ adlı makalem www.haber7.com gibi birkaç farklı web sitesinde yayınlandı. Bu makalemi okuduğunu öğrendiğim Ali İhsan hoca o zamanlar bana ‘Recai iyi yazmışsız az bile yazmışsın’ diyerek Mehmet ağabey hakkında ne kadar da iyi niyetli olduğunu çok net olarak belirtti…
 
Sonrasında Mehmet ağabeyle birkaç kez telefon görüşmemiz oldu. Fakat başka mevzular vardı ve ben bunu kendisine söyleme fırsatını maalesef bulamadım. Konuşmamız sırasında sadece her ikisini de ilk tanıştıran olduğumu hatırlayamamasının yanında hala diyaloglarının mesafeli olduğunu öğrenebildim. İçimde kalmasın Ali İhsan beyin onun hakkındaki olumlu kanaatini yeri gelmişken şimdi bu makale vesileyle belirtmeyi uygun buldum…
 
Ne yazık ki sonrasında yaşanan bir olay halef selef ilişkisinin soğuk olarak devam etmesine neden oldu. Bunları biraz da şunun için yazdım. Geçenlerde Sağlık Bakanı’nın her iki tarafında yeni ve eski müdürleri birlikte gördüğümde çok mutlu oldum. Verdiği bir demeçte Bakanımız ortada yeni müdür olarak atanan Selami Albayrak ve Ali İhsan Dokucu her iki yanında aynı fotoğraf karesindeydiler… Bu kare beni geçmişe alıp götürdü…
 
Neyse fazla uzatmayayım… Aslında yazacak çok şey var… Fakat bazıları yazılmıyor işte… Hatalarımızdan, işgal ettiğimiz makamlarımızdan, insanlardan, kötülük ve iyiliklerden çok şey öğreniyoruz. Yine de en güzeli ve bilgece olanı susup bir köşede sakin huzurlu yaşam sürmek… Makamları işgal edip sorumluluk sahibi olmak evet insana çok şey öğretiyor ama aynı zamanda fazla yıpratıcı… Herkesi anladım da onları bir türlü anlayamadım. Makam heveslisi olmak gerçekten anlaşılır değil… Ateşten gömlek diye boşuna söylenmemiş…
 
Dr. Recai Yahyaoğlu
Kaynak: http://www.saglikaktuel.com/yazi/saglikta-yeni-donem-biraz-nostalji-buruk-ayrilis-bir-fotograf-karesi-6873.htm
 
Kaynak: saglikpersoneli.net 
http://www.saglikpersoneli.net/saglikta-yeni-donem,-biraz-nostalji,-buruk-ayrilis,-bir-fotograf-karesi-haberi-3281.html

Sağlık Personeline el kaldırırken bir kez daha düşünün!

Hastanelerde sağlık personeline yönelik şiddet eylemleri konusunda Eskişehir 4. Sulh Ceza Mahkemesi’nden önemli bir karar çıktı.
Hastanelerde sağlık personeline yönelik şiddet eylemleri konusunda Eskişehir 4. Sulh Ceza Mahkemesi’nden önemli bir karar çıktı. 2 hemşire, 2 temizlik elemanı ve bir güvenlik görevlisini, “Ben Odunpazarı çocuğuyum, hepinizi doğrarım...” diye bıçakla tehdit eden Rüstem Demirtaş, 33 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cezada indirime gidilmedi.
 
Eskişehir’de bir hastanede görevli sağlık çalışanlarına hakaretler savurup, bıçakla tehdit eden şahsa, yargıdan hapis ve para cezası geldi. 4. Sulh Ceza Mahkemesi, psikiyatri servisine girmek istediği için kendisini uyaran 2 hemşire, 2 temizlik görevlisi ve bir güvenlik görevlisine, “Ben Odunpazarı çocuğuyum, hepinizi doğrarım...” diyen Rüstem Demirtaş’ı ‘tehdit, hakaret’ suçundan 33 ay hapis cezasına çarptırdı. Ayrıca mahkeme, sanığa 2 temizlik görevlisini servis dışına çıkarmak isterken yaraladığı gerekçesiyle ‘basit yaralama’ suçundan 2 bin 400 lira para cezası verdi. Cezalarda herhangi bir indirim ve ertelemeye gidilmedi.
 
Alınan bilgilere göre Rüstem Demirtaş (24), daha önce tedavi gördüğü Eskişehir Devlet Hastanesi psikiyatri servisine giderek, burada yatan eşini ziyaret etmek istedi. Erkek hemşire M.K., servis kapısında karşılaştığı Demirtaş’a, kurallar gereği daha önce tedavi gören hastaların servise girmesinin yasak olduğunu anlatıp izin vermedi. Bu uyarı üzerine Demirtaş, “Kimse bana karışamaz, ben eşimi göreceğim l..” diyerek karşılık verdi. M.K. da çağırdığı temizlik görevlileri E.B. ve M.Ö. ile birlikte uyarıyı dikkate almayan hasta yakınını kolundan tutarak servis dışına çıkardı. Bu esnada olay yerine çağrılan Psikiyatri Servisi Baş Hemşiresi Ş.H. yaşananlarla ilgili her iki taraftan bilgi almak istedi, ancak Rüstem Demirtaş küfür ve hakarette bulununca olay yerine hastanenin güvenlik görevlisi M.Ç. çağrıldı. Şahsın üzerindeki bıçak erkek hemşire M.K. tarafından alınarak güvenlik görevlisine teslim edildi. Daha da gerginleşen Demirtaş, 2 hemşire, 2 temizlik ve bir güvenlik görevlisine “Ben Odunpazarı çocuğuyum hepinizi doğrarım, bu bıçağı bir tarafınıza s...” ifadelerini kullandı. Ayrıca kendisini etkisiz hale getiren erkek hemşire ve temizlik görevlisine tekme attı.
 
Sağlık Personellerinin şikâyeti üzerine Rüstem Demirtaş hakkında, ‘hakaret, tehdit ve basit yaralama’ suçundan dava açıldı. Sanık 4. Sulh Ceza Mahkemesi’ndeki yargılamada hakkındaki iddiaları kabul etmedi. Dosyayı inceleyen mahkeme heyeti sanığı suçlu buldu. Demirtaş, hastane görevlilerine hakaret ve tehdit suçundan toplamda 33 ay hapis cezasına çarptırıldı. Ayrıca mahkeme, iki görevliye tekme atan sanığa ‘basit yaralama’ suçundan 2 bin 400 lira para cezası verdi. Cezalarda herhangi bir indirim ve erteleme uygulanmadı. Kararda, “Sanığın, gözlemlenen kişilik özellikleri ve duruşmadaki tutum, davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği konusunda kanaate varılmadığından, sanık hakkında erteleme ve indirim hükümlerinin uygulanmasına yer olmadığına hükmedilmiştir.” denildi.
 
Memurlar.Net-Mehmet KURU

Doğum yapan memura yarım mesai müjdesi

4 bakanlığın üstünde çalıştığı yasa taslağına Bugün Gazetesi ulaştı. Buna göre doğum yapan ya da evlat edinen memur, çocuğu ilkokula başlayana kadar isterse yarım gün çalışıp yarım maaş alacak. Tam çalışmak isteyene 365 lira kreş parası verilecek...
Çocuk sayısının artırılması ve çalışan kadının iş hayatının kolaylaştırılması amacıyla 4 bakanlık tarafından ortaklaşa yürütülen yasa taslağına memur da önemli taleplerle katıldı.
 
ORTAK TEŞVİKLER VAR
 
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ile Kalkınma Bakanlığı’nın halen üzerinde çalıştığı taslak, çalışan kadına doğum öncesi ve sonrası uzun süreli izin, yarı zamanlı çalışma, sigorta priminin devlet tarafından karşılanması, nakit destek gibi teşvikler getirilmesini öngörüyor. Memur-Sen, kadın istihdamına yönelik teşviklerin memurlara daha kapsamlı uygulanması amacıyla yeni bir öneri taslağı hazırladı. Bakanlıkların hazırladığı taslakla büyük ölçüde uyuşan memurun talep paketinde, memurların özel durumlarına yönelik daha kapsamlı talepler yer alıyor.
 
İŞÇİYE DE YANSIYACAK
 
Taslak çalışmalara önümüzdeki günlerde yapılacak toplantılarla son şekli verilerek tasarı haline dönüştürülecek. Tasarının önümüzdeki ekim ayında Meclis’e sunularak önümüzdeki seçimler öncesinde yasalaşması planlanıyor. Memurlardan gelen taleplerin özel ve kamuda çalışan işçi kadınlara da yaygınlaştırılması düşünülüyor.
 
DOĞUM iZNi 24 HAFTA
 
Dört bakanlığının üzerinde çalıştığı taslakta doğum öncesi ve sonrası uzun süreli izin, yarı zamanlı çalışma, sigorta priminin devlet tarafından karşılanması, nakit desteği gibi teşvikler getiriliyor. Doğumdan önce 8, doğumdan sonra 8 olmak üzere toplamda 16 hafta kullanılacak doğum izninin 24 haftaya çıkarılması öngörülüyor.
 
Taslağa göre, kadınlar her çocuk için 2 sene olmak şartıyla borçlanabilecek ve bu borçlanma için doğumun ilk sigorta tescilinden sonra olması şartı aranmayacak. 5 çocuğu olan kadın sadece doğum borçlanması yaparak yaşı geldiğinde  yaşlılık aylığına başvurabilecek. Taslakta 2 çocukla sınırlı olan çocuk yardımının artırılması ve doğum yapan kadın sigortalının işe dönüş garantisi de yer alıyor.
 
İşte memurlardan gelen talepler
 
Aylık 365 lira kreş parası
 
Devlet memurlarının 25 ile 66 ay arasındaki kreşe giden çocukları için kamu veya özel kreş ayrımı yapılmaksızın çocuk sayısına göre en yüksek devlet memuru aylığının yüzde 50’sine (365 lira) kadar kreş parası yardımı yapılması.
 
Yarım çalışma yarım maaş
 
Doğum yapan memurlara, çocukları ilkokul çağına gelinceye kadar (doğumdan itibaren 69 ay) devlet memurları için belirlenmiş haftalık çalışma süresinin yarısı kadar süre çalışma imkanı sağlanması ve bu sürede yarım ücret ödenmesi. Çalışılmayan sürelerin emeklilik kesenek ve karşılıklarının devletçe karşılanması.
 
Evlat edinene destek
 
Bir çocuğu evlat edinen devlet memurlarına çocuğu doğan memurlar için sağlanan mali ve sosyal hakların aynı usul ve esaslar dahilinde verilmesi.
 
Tüp bebeğin masrafı devletten
 
Tüp bebek yöntemiyle bebek sahibi olacak memurların tüm masrafının devlet tarafından karşılanması. Doğum yardımlarının yasada olduğu gibi sadece babaya değil, talep eden anne ya da babaya verilmesi.
 
Kademe derece ilerleme
 
Doğum yapan memurların ücretli analık izninin artırılması, kesenek ve karşılıkların devlet tarafından karşılanması ile doğum sonrası kullanılan ücretsiz izin süresince kademe ve derece ilerlemesinin devam etmesi.
 
7 bin 300 lira evlilik yardımı
 
Evlenen memurlara bir defaya mahsus olmak üzere en yüksek devlet memuru aylığının 10 katı (7 bin 300 lira) evlilik yardımı yapılması.
 
ERDOĞAN SÜZER - BUGÜN GAZETESİ
http://gundem.bugun.com.tr/iste-memurlarin-talepleri-haberi/797299
Kaynak: saglikpersoneli.net 
http://www.saglikpersoneli.net/dogum-yapan-memura-yari

112'de çalışan Sağlık Personellerinin zor çalışma şartları

SES, 112 Acil Hizmetinde çalışan sağlık çalışanlarının yaşadıkları mağduriyetler ile ilgili basın açıklaması düzenledi. Yapılan basın açıklamasında çalışanların rahatsız edilmemesi hususunda önlemler alınması gerektiğine vurgu yapıldı.
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES)112 Acil Hizmetinde çalışan sağlık personellerinin yaşadıkları mağduriyetleri ile ilgili bir basın açıklaması düzenleyerek, sağlık personellerinin rahatsız edilmesi konusunda önlemler alınması gerektiği çağrısında bulundu. SES adına basın açıklamasını okuyan SES Diyarbakır Şube Başkanı Hülya Alökmen Uyanık, Diyarbakır 112 Acil Hizmetlerinde 500'ün üzerinde çalışanın bulunduğunu belirterek, sorunların gittikçe arttığını söyledi.
 
'Tuvaleti olmayan istasyonumuz bulunmaktadır' 
 
SES Diyarbakır Şube Başkanı Uyanık, son dönemlerde yapılan yeni personel atamalarının, yeni istasyonların açılması ve yeni ambulans alımları olumlu bulduklarını belirterek, "Yetersiz idari yönetim anlayışından kaynaklı sorunlar artarak devam etmektedir. İstasyonların fiziksel koşullarının olumsuz olması, çalışan personelin halka acil sağlık hizmetini sunmasını olumsuz etkilemektedir. Benzin istasyonunda faaliyet sürdüren istasyonumuz olduğu gibi tuvaleti dahi olmayan istasyonumuz bulunmaktadır. İstasyonların bulunduğu mekânların güvenliği bulunmamaktadır. Birçok istasyonumuz günlük ortalama 15 -20 vaka yaparken bazı istasyonlarda sadece ayda birkaç vaka ile çalışmaktadır" şeklinde konuştu.
 
'112 acil sağlık personeli aç çalışmaktadır' 
 
122 Acil servisinde çalışanların yemek sıkıntısı olduğunu ifade eden Uyanık, ödenek yetmediği durumlarda da döner sermaye kaynaklarından karşılanması gerektiği belirtildiği halde çalışanların yemek sorununu bir türlü çözüme kavuşturulmadığını söyleyerek, "Merkez istasyonlarının yemek yiyebilmesi için hastane yemekhanelerinden faydalanması şeklinde düzenleme yapılmıştır. Fakat hastane yemekhaneleri belirli saatlerde hizmet sunmaktadır. Bundan kaynaklı olarak istasyonların çoğu o saatlerde de vaka çıkışı yapmak zorunda kaldığından yemek yiyememektedir. Taşra istasyonlarında ise hastanelerde yemek yeme imkânı bile bulunmamaktadır. Bulundukları yerleşim yerlerinde hastane olmadığından kaynaklı yemek yiyememektedirler" ifadelerini kullandı.
 
Malzemelerin eksik olduğunu sözlerine ekleyen Uyanık, "Sağlıkta tasarruf adı altında sürücülük deneyimi geliştirilmeden ATT ve Paramediklerin sürücü yaptırılması, ambulans kaza oranını önemli ölçüde artırmıştır. Malzeme eksiği ve eski ambulanslarda çalışmak, sağlık çalışanlarının ve hizmet alan halkın can güvenliğini tehdit etmektedir" dedi.
 
'Örneği hiçbir yerde görülmeyen bir uygulamaya tabi tutuluyoruz' 
 
Basın açıklamasında, çalışanların tatil hakkının verilmediğini de ifade eden Uyanık, 112'de gece-gündüz, resmi tatil demeden hizmet sunulduğunu söyleyerek, "Buna rağmen normal haftalık mesai saati 40 saat olduğu halde bunu aşan fazla çalışma olmaktadır. Hatta haftalık 72 saat çalıştırılma söz konusu olabilmektedir. Üstelik 6 aydır fazla mesai ücretleri ödenmemektedir.ATTDoktorParamedikSürücü ve Hemşireler aynı işi yaptıkları halde çalışma saatlerinin farklı olması, çalışanlar arasındaki iş barışını zedelemektedir. Sağlık personelinin tek çalıştırılmaması gerekirken Paramedik ve Doktorlar dışında kalan diğer yardımcı sağlık personeli çoğu zaman tek çalıştırılmaktadır. Acil sağlık hizmetleri gibi stresli ve riskli bir birim sadece ATT'ler üzerinden yürütülmektedir. Özellikle yaz döneminde alınan hastalık raporlarında yasal kesintinin yanında cezalandırma yöntemi olarak döner sermayeden kesintiye gidilmesi çalışanlarda huzursuzluğu artırmaktadır" şeklinde belirtti.
 
Uyanık, son olarak tüm bu sorunların kaynağında, kötü yönetim anlayışı yatmakta olduğunu iddia dile getirerek, "Sorunlara ilişkin yetkili makamlarla yapılan tüm görüşmelere rağmen çözüm üretilememektedir. Buradan tüm yetkili makamları göreve çağırıyor ve idari yetkililer hakkında 'Suç Duyurusu' başta olmak üzere tüm hukuki girişimlerde bulunacağımızın bilinmesini istiyoruz" ifadelerini kaydetti. (Hüseyin Yalçın - İLKHA)
 
Kaynak:http://www.ilkehaberajansi.com.tr/haber/112-acil-personeli-ac-calismaktadir.html
Kaynak: saglikpersoneli.net 
http://www.saglikpersoneli.net/112de-calisan-saglik-personellerinin-zor-calisma-sartlari-haberi-33

ÇÖZÜM SÜRECİ SAĞLIK PERSONELİ İSTİFALARINI AZALTTI

Önceki yıllarda atanan sağlık personelinin yaklaşık yüzde 30'unun göreve başlamadan istifa ettiği belirtilen ve bu nedenle personel sıkıntısı yaşanan Şırnak'ta son atamalarda 87'si doktor 150 sağlık personeli göreve başladı İl Sağlık Müdürü Barış: "Son bir yılda çözüm süreciyle kentimize atanan personelin tamamı göreve başladı” Dahiliye uzmanı Demirbulak: "İnsanların doktorlara olan saygısını ve iyi niyetini görünce ön yargımız kırıldı"
Önceki yıllarda atanan sağlık personelinin yaklaşık yüzde 30'unun göreve başlamadan istifa ettiği belirtilen ve bu nedenle personel sıkıntısı yaşanan Şırnak'ta son atamalarda 87'si doktor 150 sağlık personeli göreve başladı.
 
Şırnak İl Sağlık Müdürü Ahmet Barış, yaptığı açıklamada, çözüm süreci ile bölgede her alanda rahatlama yaşandığını belirterek, sürecin Şırnak'taki sağlık sorunlarının başında yer alan personel yetersizliğine de çare olduğunu söyledi.
 
Sağlık Bakanlığınca Şırnak'a atanan 87'si doktor 150 sağlık personelinin tamamının göreve başladığını ifade eden Barış, şöyle dedi:
 
"Önceki yıllarda kentimize atanan sağlık personelinin yaklaşık yüzde 30'u göreve başlamadan istifa ediyordu. Bakanlık son atamalarda bölgenin ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak 15'i uzman 87 doktor ataması gerçekleştirdi. Son atamalarla önemli oranda personel artışı yaşadık. İl genelinde 138'i uzman 305 doktorumuz var. Mevcut personelimizin neredeyse 3'te 1'i oranında atama yapıldı. Bu önemli bir orandır."
 
"Çözüm süreci bölge için bir fırsat"
 
"Son bir yılda çözüm süreciyle kentimize atanan personelin tamamı göreve başladı" diyen Barış, nüfusa düşen doktor oranına bakıldığında son sıralarda görülen Şırnak'ta son 10 yılda uzman hekim sayısının 10 kat arttığını vurguladı.
 
Diğer personel oranında da artış olduğuna dikkati çeken Barış, "Bu hizmetlerin sürdürülebilir olması için hizmetin tüm halka eşit ve adil biçimde ulaşmasını sağlamaya çalışıyoruz. Ancak bunun için yeterli hekim ve sağlık personelimizin olması gerekiyor. Bu bağlamda çözüm süreci bölge için bir fırsat. Bu fırsatın da hizmet olarak buradaki vatandaşlara yansıyacağını düşünüyoruz" diye konuştu.
 
Şırnak Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Erkan Tokur ise personel sayısının artmasıyla diğer çalışanlara düşen iş yükünün azaldığını, çalışma ortamının rahatladığını söyledi.
 
Bu durumu çözüm sürecine bağladıklarını kaydeden Tokur, şöyle konuştu:
 
"Diğer sağlık çalışanlarımız da rahatladı. Daha az nöbet tutuyorlar. Bu da onların daha huzurlu çalışmasına ve daha iyi hizmet vermesine vesile oluyor. Bu açıdan çözüm süreci sağlık sektörüne önemli yarar sağladı. Şırnak'ta bu dönemden sonra sağlıkta çok büyük atılımlar olacak. Halkımıza en iyi hizmeti vermeye çalışacağız."
 
"Çözüm sürecini sonuna kadar destekliyoruz"
 
Aydın'dan Şırnak'a atanan ve göreve başlayan doktorlardan dahiliye uzmanı Aslı Demirbulak, buraya atandığını öğrendiğinde önce bir tedirginlik yaşadığını belirtti. Kente geldiğinde tedirginliğinin sona erdiğini vurgulayan Demirbulak, "İnsanların doktorlara saygısını ve iyi niyetini görünce önyargımız kırıldı" ifadelerini kullandı.
 
Beslenme ve diyet uzmanı Sevim Uslu da gelirken tereddüt yaşadığı Şırnak'ı artık doktor arkadaşlarına tavsiye ettiğini belirtti.
 
Dermatoloji uzmanı Ezgi Ulu ise Şırnak Şerafettin Elçi Havalimanının açılmasıyla ulaşım sorunun kalmadığını anlatarak, "Şırnak'a gelirken üzülerek geldim ancak geldikten sonra şehri çok sevdim. Tek sorun olan ulaşım problemi de havaalimanının açılmasıyla sona erdi" diye konuştu.
 
Şırnaklı vatandaşlardan Esat Ediş de Şırnak halkının çözüm sürecini desteklediğini ifade ederek, önceki yıllarda yaşanan olaylardan dolayı doktorların ve sağlık personelinin kentte kalmak istemediğini ancak çözüm süreci ile bu sorunun aşıldığını kaydetti.
 
Sürecin herkeste büyük umut yarattığını ifade eden Ediş, "Çözüm sürecini sonuna kadar destekliyoruz" dedi. - Şırnak
 
AA
 
Kaynak: saglikpersoneli.net 
http://www.saglikpersonel

Sağlık Bakanlığı Hastanaleri uyardı

Acile gelen hastalar artık geri çevrilmeyecek ve ücret talep edilmeyecek. Hastanelere yeni genelge ile düzenleme geliyor.
 
Acil servis hizmetlerinden ısrarla ücret almaya çalışan özel hastanelere bir uyarı daha geldi. Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Nihat Tosun tarafından valiliklere gönderilen genelgede, acil olarak kamu ve özel hastanelere başvuran hastaların sağlık güvencesine ve ödeme gücüne bakılmaksızın tedavi edilmesi gerektiği belirtildi ve “Sağlık kuruluşu, acil olarak gelen hastalara yeterli porsoneli veya donanımı olmadığı, ilgili birimi veya boş yatağı bulunmadığı, hastanın sağlık güvencesi olmadığı ve benzeri sebepler ile acil sağlık hizmetini sunmaktan kaçınamaz” denildi.
 
Genelgede acil sağlık halleri, “ani gelişen hastalık, kaza, yaralanma ve benzeri durumlarda olayın meydana gelmesini takip eden ilk 24 saat içinde tıbbi müdahale gerektiren haller” olarak tanımlandı.
 
‘Acil sağlık hali’ tanımlandı
 
Genelgede, başka hastanelere sevkin hayati risk doğuracağı hallerin de aci olduğu belirtildi. SGK’nın konuyla ilgili sağlık uygulama tebliğine göre, acil durumu sona eren hastaya ücret ödeyeceği ile ilgili bilgi verilmesi zorunluluğu bulunduğuna işaret edilen genelgede, müteakip işlemler için para ödemesi gereken hastalara mutlaka belge imzalatılması gerektiği kaydedildi.
Genelgede, acile yapılan başvurular neticesinde “Acil Halin Sona Ermesine İlişkin Bilgilendirme Formu” imzatılan hasta veya yakınlarına, SGK sağlık uygulama tebliğinin, “İlave Ücret Alınmayacak Sağlık Hizmetleri” başlıklı maddesindeki sağlık hizmetleri ile ilgili bilgi verilmesi, ücret alanıcak hastalara da ilave ücretlerle ilgili ayrıntılı bilgilendirme yapılması istendi. Genelgenin uygulanmasıyla, hastaneden çıkış işlemlerini yaptıran hastanın “ödeme sürprizi” ile karşılaşmaması, sadece kabul ettiği paralı hizmeti alması hedefleniyor. 
 
 
http://gundem.milliyet.com.tr/acil-hastalara-yeni-genelge/gundem/detay/1765121/default.htm
 

Doktor ve Hemşireler artık daha az nöbet tutacak

Medimagazin'in özel haberine göre, Nöbet.com.tr web sitesi adil Nöbet paylaşımı sayesinde 400 Bin iş gücü tasarrufu sağlayacak, böylelikle doktor ve hemşireler daha az nöbet tutmuş olacak.
"Türkiye’de tüm iş kollarında ayda 100 bin nöbet listesi hazırlandığını ve her yöneticinin nöbet çizelgeleri için 3-4 gününü ayırdığını düşünürsek, nöbet.com.tr aylık toplamda 300-400 bin iş günü tasarrufu sağlayabilir” dedi.
 
İzmir'de kendi mağduriyetinden yola çıkan 18 yıllık anestezi teknisyeni Atilla Ayar, "www.nobet.com.tr" sitesini kurdu. Sağlık çalışanları arasında kısa sürede büyük ilgi toplayan ve ücretsiz olan siteyle ilgili sorularımızı yanıtladı.
 
Nöbet.com.tr'nin dayalı olduğu sistemi oluşturmaya neden gerek duydunuz?
 
“İzmir’de Ege doğumevi Kadın Hastalıkları Hastanesi’nde 18 yıldır anestezi teknisyeni olarak görev yapıyorum. Hastanemizde görevli 17 anestezi teknisyeninin 24 saat esasına dayalı nöbetlerini, ihtiyaç ve gereksinimlerimize göre kendimizi hazırlıyorduk. Ancak geçtiğimiz yıl sağlıkta meydana gelen değişimle tüm kamu hastaneleri, kamu hastaneler birliği oluşumu altında toplandı. Biz Tepecik Hastanesi’ne bağlandık. Bağlı olduğumuz hastanenin Anestezi Kliniği, “Artık bizim nöbet sistemimizle çalışacaksınız” dedi. Bu yeni durum kimsenin mağdur olmadan çalıştığı nöbet sistemimizi rafa kaldırıyordu.  Klinik yöneticilerine itirazda bulunarak, yıllardır kullandığımız sistemin istatistiki verilere dayandığını ve çalışanları da mutlu ettiğini söyledim. İtirazım kabul edilmeyince adil, istatistiki verilere dayalı bir nöbet programı yaptırmaya karar verdim”
 
Oluşturduğunuz sistemi hazırlamak ve test etmek ne kadar sürenizi aldı? Doğru işlediğini nasıl kontrol ettiniz?
 
“2013 yılı başlarında önce nöbet programını Excel de yapmaya çalıştım. Daha sonra web yazılımcısı arkadaşımın da önerisiyle nöbet programını, bir bilgisayar yazılımı haline getirmeye karar verdik. Hatta bu çalışmalar sırasında programcı arkadaşıma ‘Bu siteyi Şanlıurfa’daki sağlık çalışanı da  görebilecek mi?” diye sordum. O da evet yanıtını verdi. Hızlı ve sıkı bir çalışmayla nöbet.com.tr sitesini 2013 yılının mart ayında tamamladık. Ve sitemizi sağlık çalışanlarının kullanımına ücretsiz olarak açtık. İlk günlerde sitenin doğru çalıştığını bir sağlık çalışanı olarak önce kendim test ettim. Mazeret, izin durumlarının girildiği sağlık çalışanları için nöbet listeleri yaptım ve sitenin doğru çalıştığını gördüm.
 
Nöbet.com.tr KOBİ'lerden büyük işletmelere kadar aklımıza gelecek her türlü firma için kullanılabilir mi? Buna birkaç iyi örnek verebilir misiniz?
 
“Ben bu sistemi kurarken öncelikle kendim ve sağlık çalışanı meslektaşlarım için planlamıştım. Sağlık alanı dışındaki işyerlerinde nöbet listeleri hazırlanma aşamasında sıkıntılar yaşandığını bilmiyordum. Sitemiz faaliyete geçtikten sonra havalimanı güvenlik görevlisinden, cezaevindeki gardiyanlara, Devlet Su İşleri Müdürlüğü’nden belediye zabıta memurlarına kadar bir çok kesimden nöbet.com.tr’ye üyelikler aldık. Geldiğimiz noktada sitemize sağlık dışında çeşitli yerlerden üyeler gelmeye başlayınca aslında bu hizmetimizin her kurum için önemli ve kullanılabilir olduğunu tespit ettim”
 
Nöbet.com.tr işletmelerde nasıl bir değişim sağladı? Bu değişim nasıl algılandı? 
 
“Nöbet.com.tr kısa zamanda Türkiye gelinde tanındı. Her bölgeden üye girişleri oldu. Program sağlık ve diğer iş kollarında adil nöbet listesi hazırlanması, nöbetlerin istatistiklerinin tutulması konularında büyük kolaylık sağladı. Sitemiz nöbet kavga ve tartışmalarına son verirken, bu sayede iş barışına büyük katkılar sağladığını düşünüyorum. Çünkü sitemize bu yönde yorum ve mesajlar çok sayıda geliyor. Site ayrıca nöbet listesi hazırlayan yöneticilerin iş yükünü azaltırken, ‘Hangi nöbeti kim tutacak’ tartışmalarına da son verdi. Bu değişim çok olumlu algılandı beni arayan bazı doktor ve hemşire arkadaşlardan, “Böyle bir sistemi düşünmüştük hep çok aramıştık size çok teşekkür ederiz”  gibi tepkiler alıyorum”
 
Nöbet.com.tr zaman ve maliyet tasarrufu açısından şirketler adına büyük bir fayda sağlayabilir. Elde ettiğiniz istatistikler ne diyor? Şirketlere rakamsal olarak nasıl bir fayda kazandırdığınıza dair örnekler verebilir misiniz? 
 
“Bu işi ben biraz muhasebe işine benzetiyorum eskiden şirketlerin muhasebeleri defter şeklinde tutulurdu ve en büyük şirketlerde bu işi takip eden çok sayıda muhasebeci olurdu. Şimdi ise tüm muhasebe kayıtları programlarda yüklü ve daha az kişiyle bu iş hem daha kısa sürede hem de daha güvenli bir şekilde yapılmaktadır.  Türkiye’de tüm iş kollarında ayda 100 bin nöbet listesi hazırlandığını ve her yöneticinin nöbet çizelgeleri için 3-4 gününü ayırdığını düşünürsek, nöbet.com.tr aylık toplamda 300-400 bin iş günü tasarrufu sağlayabilir. Sitenin herkes tarafından kullanılması, ülke ve insan kaynaklarımızın verimli kullanılması açısından çok önem arz etmektedir. Nöbet .com.tr kullanıcıları, hem kısa sürede sonuç almakta, hem de mükemmel bir nöbet listesi hazırlıyorlar”
 
Nöbet.com.tr ilk olarak hangi işletmelerde, hangi sektörlerde yayıldı? Almış olduğunuz olumlu ve olumsuz tepkiler genel olarak nedir?
 
“Benimde sağlık çalışanı olmam sebebiyle site ilk olarak hastaneler ve sağlık kuruluşlarında kullanılmaya başlandı. Daha sonra da diğer kamu ve özel kuruluşlar arasında hızla yayıldı”
 
Nöbet.com.tr'den çok memnun olan kullanıcılar nasıl yorumlarda bulunuyor?
 
“Çok olumlu yorumlar alıyorum. Yorumda bulunanlar, “İyi ki bu siteyi hazırlamışsınız. Nöbetlerimizi hazırlamak için 3-4 gün uğraşıyordum. Site nöbet listesini bir iki dakikada hazırlıyor” diyor.
 
“İstanbul’dan arayan bir hemşire, hastanenin acil servisinde 42 kişilik personelle görev yaptıklarını ve nöbet çizelgesi hazırlamakta büyük güçlük yaşadıklarını söyledi. Nöbet çizelgesi hazırlamakta zorlanması nedeniyle, sorumlu hemşirenin gönüllü 12 hemşireyi sabit nöbetçi yaptığını söyledi. Bu trajik durum nöbet listelerinin ne kadar zor hazırlandığını göstermektedir”
“Adana’dan görüştüğüm bir doktor, üç doktorla birlikte yaklaşık üç gün nöbet çizelgesi hazırlamak için uğraştıklarını yine de nöbet tutan doktorları memnun edemediklerini ifade etti”
 
Olumsuz tepkiler nasıl ve ne gibi şikâyetlerde bulunuyorlar?
 
“Kullanıcıların panellerini oluşturmak için mail adreslerini alıyoruz. Bazı kullanıcılar, bu işlemin gereksiz olduğunu ifade ediyor. Oysa kullanıcı mail adresiyle girdiği sistemdeki üye panelinden nöbet listesi hazırlayan yöneticisine mazeret, özel isteklerini belirtebiliyor, ayrıca nöbet liste ve istatistiklerini de görebiliyor”
 
Gelen geri bildirimleri değerlendirerek Nöbet.com.tr 'de ne gibi güncellemeler veya değişiklikler yapmayı planlıyorsunuz?
 
“Sitemize çok sayıda geri bildirim alıyoruz. Bunlar çoğunlukla ‘vardiya düzenlemesi’ ve ‘saatli çalışma’ konularında geliyor. Her iki konu üzerinde araştırma ve çalışmalarımız devam ediyor. En kısa zamanda bu talepleri de karşılayacağız”
 
Sistemin giderek yaygınlaşması halinde mobil uygulama haline getirmeyi düşünüyor musunuz? Size ortaklık için işbirliği teklifi geliyor mu?
 
“Ben böyle bir sistemi kurduğumda ilk aklıma gelen mobil uygulamaydı. Bizim açımızdan sistemin tüm ihtiyaçları karşıladığını gördüğümüz anda mobil uygulamasına da geçeceğiz. Şu ana kadar hiçbir ortaklık teklifi almadık. Tekliflere açığız”
 
Bir yıl içinde Nöbet.com.tr'nin nasıl bir noktaya gelmesini bekliyorsunuz?
 
“Sitenin ülke çapında büyük ilgi görmesi  beni çok heyecanlandırdı. Sistemin bu hale nasıl geldiğine hala inanamıyorum. Sitem sayesinde özel şirketler, devlet kurumları tarafından kullanılmaya başlarken ve nöbet tutanların mağduriyeti giderildi, zaman ve iş gücü kayıpları da önlendi. Bundan sonraki süreçte nöbet.com.tr hangi noktaya gelirse gelsin toplumsal faydanın sürmesi beni mutlu ve memnun  edecektir”
 
Medimagazin
Kaynak: saglikpersoneli.net 
http://www.saglikpersoneli.net/doktor-ve-hemsireler-artik-daha-az-n