25 Eylül 2012 Salı

Anestezi teknisyenleri performans sistemini sevemedi


Anestezi teknisyenleri performans sistemini sevemedi.



ANTEKDER (Anestezi Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği), 2012 yılının şubat ayında Anestezi teknisyeni İlkay Aykar’ın öncülüğünde; Ümit Ali Üyünük, Ali Arcan Yeşil, Özlem Taş, Özge Dündar, Erdem Keskin ve Hilmi Kemal Ertaş’ın katılımıyla birlikte İzmir’de kuruldu. O tarihten bu yana gerek sosyal medya gücünün kullanımı, gerekse anestezi teknisyeni arkadaşların bir birini haberdar etmesi sebebiyle geniş bir çevrede adını duyuran ve üye kaydı gerçekleştiren derneğin, Temmuz ayı içerisinde dernekler kanunu ve derneğin tüzüğü doğrultusunda kongresi gerçekleşti. Bu kongrede İlkay AYKAR tekrar genel başkanlığa seçildi.
Anestezi Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği (ANTEKDER) kurucu başkanı İlkay AYKAR, “Anestezi teknisyen ve teknikerlerinin mesleki sorunlarına çözüm önerileri geliştirip, stresli ve ağır iş yükünü sosyal faaliyetlerle bertaraf edebilmek için gerekli tüm arkadaşlarımızla iletişim içindeyiz ve bu konuda gerekli idari birimlerle de temas halindeyiz. Amacımız, meslektaşlar arası diyaloğu arttırmak, sosyal faaliyet alanlarını genişletmek, ilgili kurum ve kuruluşlara fedakâr meslektaşlarımızın sıkıntılarını iletmektir ”dedi.
Kurulduğu tarihten itibaren amaçları doğrultusunda, teknisyen sorunları ve onların sosyal faaliyetlerini artırmaya yönelik çalışmalar yapan başkan ve ekibi, son olarak ramazan ayı içerisinde Anestezi teknisyenlerine yönelik iftar programı düzenlemiş ve programa geniş bir katılım sağlamıştır. İftar programı sonrasında ise anestezi teknisyenlerinin sorunları masaya yatırılmıştır.  Bu esnada performans puanı hakkında kısa bir açıklamada bulunan Başkan AYKAR, “Anestezi teknisyen arkadaşlarımızla gerek iş yerlerinde derneğimizin tanıtımı sırasında, gerekse yapmış olduğumuz iftar yemeği programında, sağlıkta performans sisteminin Teknisyen arkadaşlarımızı mutlu etmediğini gördük. Sağlık Bakanlığının, çalışanların sisteme daha fazla müdahil olması ve çalışmayan sağlık çalışanlarında çalıştırılabilmesi amacıyla getirdiği performans sistemi her ne kadar Anestezi doktorlarını mutlu ettiyse de, Anestezi teknisyenlerini mutlu etmemiştir” dedi.
Saglikpersoneli.Net olarak, ANTEKDER(Anestezi Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği)’e gelecek çalışmalarında başarılar diliyoruz.

Bakan Akdağ, yapamadıklarını sıraladı


Sağlık Bakanı Recep Akdağ, tıp öğrencilerine verdiği ilk derste, yapamadıklarını sıraladı: "Doktorların emeklilik maaşlarını yükseltemedik. Şişmanları zayıflatamadık. Sağlık çalışanlarının iş yükünü azaltamadık. Akılcı ilaç kullanımını yaygınlaştıramadık. Hasta ve çalışan güvenliğini artırmada eksiklerimiz var."


Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi açılış töreninde öğrencilere ilk dersi veren Bakan Akdağ, burada 1990’lı yıllara ait bazı gazete kupürlerini de göstererek, sağlık alanında gelinen noktayı anlattı. 

Akdağ’ın gösterdiği küpürler arasında dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in, ‘çocuk ölümlerinin çok olmasından utanıyorum’, dönemin SSK Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, ‘hastaneler çürüyor, Sağlık Bakanlığı'na alın diye yalvarıyorum’ şeklindeki sözlerinin bulunduğu haberler de yer aldı. Ayrıca ‘ambulans katırlar’ ve hastanelerdeki rehine haberlerinden örnekler verdi. Akdağ, bu kupürlerin dönemin Türkiye’sinin sağlık sisteminin tablosunu ortaya koyduğunu söyledi.

2002 yılında göreve gelmesi ile birlikte hastanelerde rehin kalmaya son veren ilk genelgeyi yayınladığını hatırlatan Akdağ, ardından sağlıkta dönüşüm programı kapsamında yapılanları anlattı. Akdağ, “Bir doktor hastası için ne yapıyorsa, biz de Türkiye’nin kanserleşmiş sağlık sisteminde bunu yaptık.” diye konuştu. 

Hava ambulans sistemi kurulduğunu, özel hastane kapılarının vatandaşlara açıldığını, hastaların ilaçlarını serbest eczanelerden almaya başladığını, SSK hastanelerinin devralındığını, tıbbi cihaz fakiri hastanelere teknolojik destek sağlandığını, bıçak parasını ortadan kaldırıldığını, tütünle mücadele kapsamında sigara içme oranının yüzde 33.4’lerden yüzde 27’lere kadar düşürüldüğünü, performansa dayalı ödeme sistemine geçildiğini, Merkezsi Hastane Randevu Sistemi’nin hayata geçirildiğini, pek çok salgın hastalığın sona erdiğini, anne ve bebek ölümlerinde çok ciddi düşüşler yaşandığını aktaran Akdağ, bütün bunların sağlık çalışanlarındaki öz güveni artırması gerektiğini dile getirdi. Akdağ, sağlıktan memnuniyet oranının 2003 yılında yüzde 39.5 iken, geçen yıl yüzde 76’ya yükseldiğine dikkat çekti. Kaynakların yerli yerinde kullanıldığını söyledi. 

Recep Akdağ konuşmasında yapamadıklarını da sıraladı. Doktorların emeklilik maaşını yükseltemediklerini, şişmanları zayıflatamadıklarını, sağlık çalışanlarının iş yükünü azaltamadıklarını, akılcı ilaç kullanımını yaygınlaştırmadıklarını dile getirdi. Hasta ve çalışan güvenliğini artırmada da eksikler bulunduğunu söyleyen Bakan Akdağ, yakın zamanda bir hastadan bulaşan KKKA nedeniyle hayatını yitiren sağlık personelini hatırlattı. 

Akdağ, terör örgütünün kanlı çabalarının yakalanan ilerlemeyi durduramayacağını ifade etti.

24 Eylül 2012 Pazartesi

DOKTORALI “GENÇ TÜRKLER” YURT DIŞINDA ÇOCUK BAKIYOR

Değerli “sağlıkpersoneli.net” okurları, sizlerle gündemi takip etmeye devam ediyoruz. Bugünkü yazımda da birlikte yine gündemde olması gereken fakat kimsenin farkında olmadığı bir yaraya neşter vuracağız.


Milli Eğitim Bakanlığı’nın gönderdiği, yurt dışında ücretsiz yüksek lisans ve doktora eğitimi alan öğrencilerin sıkıntıları…
* * *
Yaklaşık 6 ay önce dil eğitimi için bulunduğum İngiltere’de birçok Türk öğrenciyle tanışma fırsatı buldum. Öğrencilerin bazıları kendi imkânlarıyla İngiltere’ye geldiklerini söylerken bazıları ise Milli Eğitim Bakanlığı’nın kendilerini gönderdiğini, yüksek lisans ve doktora programlarını bitirdikten sonra ülkemizde akademisyenlik yapacaklarını belirttiler.
Kendi meslektaşlarımın yurt dışında bu kadar iyi yerlerde eğitimler alıp, ülkemize dönecek olmalarını duymam beni çok heyecanlandırmıştı. Sonuçta bana göre bu projenin en önemli aşaması ülkeye geri dönme zorunluluğuydu. Bu akademisyenler Avrupa’nın ve Amerika’nın en iyi üniversitelerinde eğitim alıp, ülkemizdeki gençlere çok daha yararlı olacakları inancıyla heyecanımın yanına bir de geleceğe daha umutla bakma fikri gelmişti.
Amerika’da doktorasını yapan bir arkadaşımın anlattıkları ise hem umutlarımı hem de heyecanımı oldukça azalttı…
* * *
Arkadaşımın anlattığı sorunlara ve yaptığım araştırmada elde ettiğim sıkıntılara geçmeden, biraz geçmişe yönelik bir tarama yaptım.
Elde ettiğim bilgiler çok ilginç…
Avrupa’ya öğrenci gönderme fikrinin ilk sahibi yenilikçi padişah II. Mahmut. Yıl 1827. II. Mahmut giden öğrencilerin dönüşte ülkeye çok faydalı olacağına inanmış. Hatta ilk önce 150 öğrenci göndermek istese de padişahı engellemişler. O dönemler toplam 4 öğrenci Paris’e gönderilmiş (http://kybele.anadolu.edu.tr/makaleler/ed1999_1_1/137706.pdf).
1835’ten sonra ise Avrupa’ya daha planlı ve daha çok öğrenci gönderilmeye başlanmış. Dönemin bütün şartları zorlanmış.
Bu öğrencilerin yurt dışındaki aylık giderleri 2500 frank ve yaklaşık 60 öğrenci olduğunu düşününce toplam maliyetin 150.000 frank olduğu görülmektedir. Oysa bu paranın üçte biriyle 4000 kişilik bir askeri okul yaptırılabilirdi. Ayrıca padişah,  Paris büyükelçisine haber göndermiş, öğrencilerin bütün ihtiyaçlarını karşılamak üzere bir kişi görevlendirmelerini istemişti. Kısacası padişah inanmıştı bu projeye…
İnanmakta da çok haklıymış… Neden mi işte cevabı; o tarihlerde Avrupa’ya eğitime giden bu 60 öğrenciden, 30’u paşa, 9’u nazır, 2’si askeri üye, 1’i Erkan-ı Harbiye Reisi, 1’i Meclis-i Tanzimat üyesi, 2’si müşir, 3’ü vali, 3’ü elçi, 1’i de sadrazamlık rütbesine geldi. Yine bu gençlerin hemen hemen hepsi bir sanat dalıyla uğraştı. Kimi ressam, kimi hattat kimi de diğer sanat dallarından birisini hobi olarak yaptı ve ülkeye örnek oldu…
 * * *
Geldik bugüne…
Bugün binlerce öğrenci akademik kariyeri ve ülkemizin geleceği için yerini, yurdunu, ailesini bırakmış yurt dışında eğitim almaya çalışıyor. Devletimiz, öğrencilere geçimlerini sağlamaları için ayda bin dört yüz yetmiş beş dolar burs veriyor. Bu burs elbette onlar için yetersiz. Geçimlerini sağlamak için dünyanın sayılı üniversitelerinde tahsil görürken aynı zamanda çocuk bakıyorlar, balık temizliyorlar, fastfood restoranlarında garsonluk vb. yapıyorlar.
Ayrıca bu öğrencilerin sağlık sigortaları olmadığı için Amerika’nın düşük gelirli kişilere uyguladığı sağlık sigortasından yararlanmaya çalıştıklarını duyunca biraz daha bu durumdan utandım.
En düşük evin 1500 dolar, ortalama bir ders kitabının 250 dolar olduğu bir ülkede Türkiye’ye geliş paralarının olmadığından yakınan bu öğrencilerin sıkıntıları en kısa sürede çözülmeli.
Bunun yanında üniversitede asistan olarak çalıştığı takdirde bursunun kesileceğini ve bu sebeple bir pizzacıda çalışarak geçimini sağladığını söyleyen bir öğrenci ise "Kendimi geliştirmek için üniversitede çalışmak istiyordum ama maalesef bakanlık bursumu keseceği için yasak olduğu halde pizzacı da çalışmayı tercih ediyorum." şeklinde yaşadığı sıkıntıları dile getirmesi, durumun ne kadar sıkıntılı olduğunun başka bir göstergesi oldu. (http://www.saglikpersoneli.net/doktora-icin-abdye-giden-turk-ogrenciler-pizza-dagitiyor-haberi-1173.html)
* * *
Sonuç olarak daha burada dile getirmediğimiz birçok sıkıntıları da ekleyince bu öğrencilerin ne şartlarda okumaya çalıştığını bakanlığın görmesi gerekmektedir. Sağlam temellerle kurulmuş bu projenin hedefine ulaşması için yurt dışındaki bu arkadaşlarımıza gereken önemin en kısa sürede verilmesi hayati önem taşımaktadır.
Unutulmamalıdır ki, büyük önder Atatürk’ün dediği gibi “En önemli ve verimli vazifelerimiz eğitim işleridir. Milli eğitim işlerinde kesinlikle zafere ulaşmak lazımdır. Bir milletin gerçek kurtuluşu ancak bu şekilde olur.
Dikkat: Paylaşımlarınızda lütfen aktif kaynak belirtiniz.
Öğr. Gör. Muhammed Serhat SEMERCİOĞLU
serhat_semercioglu@hotmail.com

Hizmet puanı biriktirme ve tayin

Bu insanlar bu kadar hizmet puanını nasıl biriktiriyor? Bizimkiler yerinde sayıyor tayin olamıyoruz.


Soru:
Bu insanlar bu kadar hizmet puanını nasıl biriktiriyor? Bizimkiler yerinde sayıyor tayin olamıyoruz.
Soruyu soran : gülBERK
Cevap:

Merhaba Değerli Üyemiz
Sağlık Bakanlığı Atama Nakil Yönetmeliğinin 10. Maddesini dikkatlice okuyunuz
Hizmet Puanının Hesaplanması
MADDE 10- Hizmet puanının hesaplanmasında Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığınca hazırlanan İl ve İlçelerin Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralaması Tabloları esas alınır. Sağlık hizmetleri sınıfından bir unvanda veya araştırma görevlisi,Daire Başkanı,İl Sağlık Müdürü,her türlü Müdürü ve bunların yardımcısı unvanlarında fiilen çalışılan her yer ve yıl için İlçelerin Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralamasında bulunulan sıra numarası 1000 rakamıyla toplanarak ilçe sıralaması puanına ulaşılır. Bu rakama Ek 1de bulunan İllerin Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralamasının Hizmet Puanına Katkısı Cetvelinin öngördüğü puan eklenerek hizmet puanı bulunur. Yeni il ve ilçeler kurulması halinde, yeni tablolar yayınlanana kadar, ayrılınan il ve ilçenin puanları uygulanmaya devam edilir.
Köylerde fiilen çalışılan her yıl için 100 puan, beldelerde fiilen çalışılan her yıl için 50 puan eklenir.
Alınan takdirnameler için yılda sadece bir kez olmak üzere 100 puan eklenir.
Alınan cezalarda kesinleşmiş olmak şartıyla ve her ceza için ayrı ayrı olmak üzere, kademe ilerlemesinin durdurulması cezası için 100 puan, aylıktan kesme cezası için 50 puan, kınama cezası için 30 puan ve uyarma cezası için 20 puan düşülür.
·    Yapılan mesleki faaliyetler, yayınlar, alınan eğitimler ve hazırlanan eserler ile yöneticilik içinEk-2 debulunan tablodaki puanlar eklenir.
·    Meslekte Doçent olarak geçirilen her yıl için 500, Profesörlük için 600 puan temel hizmet puanına eklenir.
·    Ücretsiz izinli olarak muvazzaf askerlikte geçirilen süreler için personele, askerliğin yapıldığı yerin hizmet puanı verilir.

Siz de sorunuzu sormak için tıklayın, aklınızda soru işaretleri kalmasın.
Saglikpersoneli.Net

23 Eylül 2012 Pazar

Akdağ: Saldırılara rağmen sağlık hizmetleri üst seviyede devam edecek

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Van'da hastane polisinin terörist saldırı sonucu şehit olmasını üzüntü ile öğrendiğini belirterek, "Yapılan saldırılara rağmen sağlık hizmetlerimiz üst seviyede devam edecek." dedi.

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, yapımı devam etmekte olan Bölge Eğitim Araştırma Hastanesi inşaatında incelemelerde bulunmak ve sivil toplum örgüt temsilcileriyle bir araya gelmek üzere Erzurum'a gedi. Havalimanında Vali Sebahattin Öztürk tarafından karşılanan Bakan Akdağ, daha sonra valilik binasına geçti. Vali Öztürk'ü makamında ziyaret eden Bakan Akdağ, Van'da hastane nöbeti tutan polis memurunun şehit edilmesi ve Samsun'da, bir hekimin Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) Hastalığı sonucu ölümlerine ilişkin açıklamalarda bulundu. 

Bakan Akdağ, Van Bölge Eğitim Araştırma Hastanesi'nde nöbet tutan polis memurunun terörist saldırı sonucu şehit olduğunu belirtti. Son zamanlarda tırmanış gösteren terör olaylarını zalimlik ve alçaklık olarak nitelendiren Sağlık Bakanı Akdağ, "Bugün üzüntülü bir günüm benim. Van'da Bölge Eğitim Araştırma Hastanesi'nde bir polis kardeşimiz, arkasından kalleşçe, haince yakalaşan, terör saldırısı olduğunu tahmin ettiğim bir zalimin kurşunlarıyla şehit oldu, hayatını kaybetti. Bu gözü dönmüşlük, bu alçaklık insanımıza şifa vesilesi olmaya gayret eden bir sağlık kurumumuza ulaşmış durumda. Aslında bunu yapanların, bu işi planlayanların arkasında duranlanların, teşvik edenlerin nasıl gözünün döndüğünün, nasıl alçaklaştığını bir kere daha gösteriyor. Dünyanın hiçbir yerinde sağlık binalarına bu tür saldırılar olmaz, savaşlarda bile olmaz. Dolayısıyla terörün bu hain yüzünü görmek, anlamak lazım. Adeta bu işleri teşvik edenler, bu teröristlerle kucaklaşanlar sanki bir mazeret varmış da teröristler insana, insan hayatına kasetmiyorlarmış gibi yorum yapanlar, yazıp çizenler, artık yanlışlarının farkına varmalıdır." dedi. 

Samsun'da KKKA hastalığı virüsü bulunan iğnenin saplanması sonucu vefat eden doktor için de üzüntülerini dile getiren Sağlık Bakanı Akdağ, hastane yöneticilerinin sağlık çalışanlarının güvenliğini korumak için azami gayret göstermesi gerektiğine dikkat çekerek, "Bu olay, sağlık çalışanlarının işinin nasıl zor olduğunu gösteriyor. Başka insanlara şifa olmak üzere, bu arada doktorun (onun) hastalığına yol açan virüs size bulaşacak ve hayatına mal olacak, tabi ki çok ciddi korunma tedbirleri için gerekli protokol hazırlanmış durumda bu hastalık için. Bütün sağlık çalışanları, özellikle yöneticiler, bu ve bunun benzeri konuda sağlık çalışanının güvenliğini korumak için azami tedbir almalı." şeklinde konuştu. 

Sağlık Bakanı Akdağ, ayrıca, Suriye'de akıl tutulması bir olayın yaşandığına işaret ederek, "Suriye'de de bir akıl tutulması yaşanıyor. Bir yönetimin halkına zulmetmesi kabul edilemez. Ülkemize sığınan kardeşlerimize şefkat kucağımızı açmış durumdayız." diye konuştu.

        Sağlık Bakanı Akdağ, valilik çıkışında basın mensuplarının Balyoz Davası'na yönelik sorularına ise şöyle cevap verdi: "Hukuk, kendi şartları içerisinde görevini yerine getiriyor, süreç devam ediyor. Tabiki Türkiye için önemli durum. Türkiye'de hukukun bütün ilkeleriyle taraflarıyla işledğini gösteren süreç yaşıyoruz. Biz de takip edeceğiz." 

        Bakan Akdağ, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in sağlık problemiyle ilgili olarak da şunları ifade etti: "Tarafımıza bu konuda detaylı bilgi verilmedi. Kendileri açıklama yaptı, bu açıklamaya itibar edilmeli."

Hastane nöbeti sırasında şehit olan polis gözyaşlarıyla uğurlandı


Van Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi acil servis girişinde nöbet tutuğu sırada uğradığı silahlı saldırı sonucunda şehit olan 26 yaşındaki polis memuru Tuncay Akyüz için Van Bölge Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü’nde tören düzenlendi.


Törene Van Vali Vekili Mehmet Yüzer, Van Jandarma Asayiş Kolordu Komutanı Korgeneral Yıldırım Güvenç, Başsavcı Osman Nuri Güler, Van Emniyet Müdürü Ümit Yurdakul, askeri erkan ve meslektaşları katıldı. Henüz 2 yıllık evli olan polis memurunun eşi Kübra ise 3 aylık bebeği Zeynep’le birlikte törendeki yerini aldı. Güçlükle ayakta durabilen şehit eşi Kübra Akyüz, Vali Vekili Yüzer ile Emniyet Müdürü Yurdakul tarafından teselli edilmeye çalışıldı. Şehit eşi Akyüz, ağlayarak hainleri sevindirmeyeceğini belirterek, “Eşim şehit oldu. En yüksek mertebeye ulaştı. Rabbim onu şefaatine nail etsin. Dik duracağım, güçlü olacağım.”dedi. 
 
Türk bayrağına sarılı şehit tabutu, tören alanına getirildikten sonra, saygı duruşunda bulunuldu. Şehidin özgeçmişinin okunmasından sonra Vali Vekili Yüzer, bir konuşma yaptı. Yüzer, yaşanan hadisenin sıradan bir hadise olmadığını belirterek, “Hastaneler, insanların tedaviye geldiği, muhtaç insanların tedavi gördüğü yerlerdir. Hastaneler annelerin yeni canlı dünyaya getirdiği yerlerdir. Hastaneler can alma yerleri, cana kıyma yerleri değildir. Gözü dönmüş terör örgütü, depremden sonra da Van ilinde devletimizin, vatandaşımızın rahat bir yuvaya kavuşması için oluşturduğu konteyner kentlerde sadece konteynerlerin güvenliğinden sorumlu 2 polis arkadaşımızı şehit etmişlerdir. Yine dün de tek görevi orada güveliği sağlamak olan polis arkadaşımızı şehit etmişlerdir. Ben sözlerin kifayetsiz, cümlelerin kabiliyetsiz olduğunu biliyorum, acılarınızı dindirmeyeceğini biliyorum. Tüm milletimize ve şehidimizin mesai arkadaşlarına başsağlığı diliyorum. Allah büyük sabırlar versin.” dedi. 
 
Şehit Akyüz’ün eşi Kübra 3 aylık bebeğine sarılarak güçlükle ayakta durabilirken, eşinin mesai arkadaşları da yalnız bırakmamaya çalıştı. Yapılan törenin ardından şehit polis Akyüz’ün tabutu, bir süre omuzlarda taşındıktan sonra ambulansla memleketi Osmaniye’nin Bahçe ilçesine gönderilmek üzere havaalanına gönderildi.
Hastane nöbeti sırasında şehit olan polis gözyaşlarıyla uğurlandı
Hastane nöbeti sırasında şehit olan polis gözyaşlarıyla uğurlandı
Hastane nöbeti sırasında şehit olan polis gözyaşlarıyla uğurlandı
Hastane nöbeti sırasında şehit olan polis gözyaşlarıyla uğurlandı

Hastasının virüslü iğnesinden ölen doktor toprağa verildi


Samsun'da Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastasının tedavisinde kullanılan iğneyi yanlışlıkla eline batıran ve 6 gün sonra hayatını kaybeden Dr. Mustafa Bilgiç (28), memleketi Çorum'un Dodurga ilçesine bağlı Yeniköy'de toprağa verildi.


Olay, Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi'nde meydana geldi. Alınan bilgiye göre, Arslan Y. (50) isimli vatandaş halsizlik, ishal gibi şikayetlerle hastaneye başvurdu. Kene vakıası görülen hastanın muayenesini üstlenen doktor, Bilgiç, tedavi esnasında kullanılan iğneyi yanlışlıkla eline batırdı. Hemen duruma müdahale eden Bilgiç, tedavi olmaya başladı. Altı gün boyunca süren tedavilerin olumsuz sonuçlanması üzerine Doktor Bilgiç hayatını kaybetti. Bir yıl önce evlenen Bilgiç'in eşinin 2 buçuk aylık hamile olduğu öğrenildi. 

Bilgiç'in cenazesi bugün ambulansla OMÜ Tıp Fakültesi Hastanesi morgundan alınarak, Çorum'un Dodurga ilçesine bağlı Yeniköy'e getirildi. Bilgiç'in yakınlarının ayakta durmakta güçlük çektiği gözlenirken, cenazeye ailesinin yanı sıra mesai arkadaşları ve köylüler de katıldı. 

Sağlık Bakanlığı'ndan eldiven ve maske kullanan özel bir ekibin de katıldığı törende Dr. Mustafa Bilgiç'in cenazesi, Yeniköy Camii'nde ikindi vakti kılınan cenaze namazına ardından köy mezarlığında toprağa verildi.
Doktor Hayatını Kaybetti, Doktor Toprağa Verildi

ÖSYM'den KPSS açıklaması

ÖSYM Başkanlığı, sınavdan çıkan bazı adayların, sınav süresi devam ederken ve bittikten sonra, bazı soruları internet ortamında paylaştıklarının görüldüğünü belirterek, “Sınav sorularını sınav salonundan çıkararak yayımlayan kişiler tespit edilmektedir. Bu adayların sınavı geçersiz sayılacak ve haklarında 6114 sayılı yasa kapsamında işlem başlatılacaktır” ifadesini kullandı.


Sınavdan çıkan bazı adayların sınav süresi devam ederken ve sınav bittikten sonra sınava ait bazı soruları internet ortamında paylaştıkları görülmüştür. ÖSYM tarafından yapılan sınavlarda sorular telif hakkı ile yasal koruma altındadır. ÖSYM’nin yazılı izni olmadan hangi amaçla olursa olsun, soruların tamamının veya bir kısmının kopya edilmesi, fotoğraflarının çekilmesi, herhangi bir yolla çoğaltılması, elektronik ya da başka bir yolla dağıtılması yasaktır. Sınav sorularını hangi şekilde olursa olsun yayınlayanlar hakkında yasal işlem başlatılacaktır. Soru kitapçığını sınav salonundan çıkarmak kesinlikle yasaktır. Soru kitapçığının sayfalarını yırtarak, soruları bir kâğıda yazarak veya başka yollarla yayınlayanların bu eylemleri sınavın güvenliği açısından da risk oluşturmaktadır. Bu ve benzeri şekilde sınav sorularını sınav salonundan çıkararak yayımlayan kişiler tespit edilmektedir; bu adayların sınavı geçersiz sayılacak ve haklarında 6114 sayılı yasa kapsamında işlem başlatılacaktır. Ayrıca pek çok sınav salonunda sınavın yürütülmesi kamera ile görüntülenmiştir. Sınav kurallarına aykırı durumlar tespit edilip, ilgililer hakkında yasal işlem yapılacaktır.
Bilindiği üzere; ÖSYM sınavlarında Sınava Giriş Belgeleri ÖSYM tarafından adaylara gönderilmemektedir. Adaylar, Sınava Giriş Belgelerini internetten kendi T.C. Kimlik Numaraları ve aday şifreleri ile edinmektedir. Sınav sonrası bazı adaylar Sınava Giriş Belgelerini kamuya açık alanlarda bırakmaktadır. Bunun yapılması ÖSYM açısından bir sorun teşkil etmemekle birlikte, aday açısından sakıncalı sonuçlar oluşturabilecektir. Belgenin üzerinde adayın TC kimlik numarası, adı soyadı ve benzeri kişisel bilgileri bulunduğundan adaylar, sınavdan sonra bu belgelerini imha etme konusunda daha dikkatli olmalıdır.

Bu sınav için uygulanan güvenlik önlemleri, sınavın 23 Eylül 2012 (Pazar) tarihinde ortaöğretim düzeyinde yapılacak ikinci oturumunda da aynen uygulanacaktır. Nüfus cüzdanı olmadığı veya nüfus cüzdanında T.C. Kimlik Numarası, fotoğrafı veya soğuk damga bulunmadığı için sınava katılamayacak durumda olan adaylar için İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünce bazı Nüfus Müdürlükleri 23 Eylül 2012 Pazar günü saat 07.00 - 09.40 arası açık tutulacaktır.
2012-KPSS Ortaöğretim/Önlisans adaylarına önemle duyurulur.
ÖSYM BAŞKANLIĞI

22 Eylül 2012 Cumartesi

Sağlık Bakanlığı hac döneminde Sağlık Personeli görevlendirmesi yapacak


SUUDİ ARABİSTAN’DA HAC DÖNEMİNDE SAĞLIK PERSONELİ GÖREVLENDİRİLMESİ



Suudi Arabistan’da Hac dönemindeki yoğun sağlık personeli ihtiyacının karşılanması için, Suudi Arabistan Sağlık Bakanlığı’na destek olmak amacıyla, Mekke ve Medine’de özellikle Acil Sağlık Hizmetleri alanında çalıştırılmak üzere Doktor (Acil Tıp Uzmanı, İlk ve Acil Yardım Uzmanı veya 112 tecrübesi olan Pratisyen Hekim), Sağlık Teknikeri (Paramedik), Sağlık Memuru (Acil Tıp Teknisyeni) veHemşire (112 tecrübesi olan) görevlendirilecektir. 

Yukarıdaki şartları sağlayan Bakanlığımız merkez ve taşra teşkilatında çalışan tüm personelimiz müracaat edebilecektir, ancak baştaArapça veya İngilizce konuşabilecek derecede dil bilgisine sahip olanlar tercih edilecektir. 

Ayrıca başvuracak Paramedik, Acil Tıp Teknisyeni ve Hemşirelerin Suudi Arabistan’daki çalışma şartları açısından erkek olmaları tercih nedenidir. 

Başvuracak personelin, aşağıdaki linkte yer alan Personel Bilgi Formunu doldurarak disabgm@saglik.gov.tr e-posta adresine göndermesi rica olunur. 


Personel Bilgi Formunu doldurmak için lütfen buraya tıklayınız.

HAK ARAMA YOLUNDA YENİ BİR BAŞLANGIÇ


HAK ARAMA YOLUNDA YENİ BİR BAŞLANGIÇ : "23 EYLÜL 2012"




HAK ARAMA YOLUNDA YENİ BİR BAŞLANGIÇ : ‘’ 23 EYLÜL 2012 ‘’
Hukuk herkese lazım… Sadece Türkiye’de değil, dünyanın her yerinde haberlere baktığınızda en çok konuşulan konulardan biri de mahkemeler, kararlar , haklar ve hukuki konulardır. Ülkemizde ise, son yıllarda hukuk haberlerinin geçmiş yıllara göre biraz daha arttığı konusunda şüphe yok.
İşte bu haber bolluğu içerisinde, olaylara sadece magazinsel veya sadece siyasi değil biraz da bilinçlendirici ve öğretici yaklaşım da gerekli diye düşünüyorum. Nitekim hepimiz her gün aslında bu haberlere konu olayları yaşayan karakterleriz.
Öyle ki, sağlık personeline şiddet, sağlık personelinin kadro ve atama sorunları, bakanlığın yeni teşkilat yapılanması, malpraktis davaları ve daha sayılabilecek pek çok konuda sağlık sektörü olayların merkezinde yer alıyor.
Hak arama serüveni ülkemizde temel olarak;
→Yerel Mahkemeler (Bunlar temelde yaşadığımız şehirdeki Sulh Hukuk, Asliye Hukuk, Sulh Ceza ve Asliye Ceza Mahkemeleridir)
→Yüksek Mahkemeler ( Bunlar da temelde Ankara’da yer alan Yargıtay, Danıştay, Askeri Yüksek Mahkemeleridir)
Şeklinde bir yol haritasına sahiptir. Bu iki aşamadan sonra kararlar kesinleşir ve verilen kararların yerine getirilmesi gerekir.
Bu aşamalardan sonra halen temel hak ve özgürlüklerinden birinin ihlal edildiğini iddia eden vatandaş, ikincil bir hukuk yolu olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurabiliyor.
AİHM’ ne başvuru için öncelikle yukarıda saydığımız iç hukuk yollarını kullanmamız ve sonuç alamamamız gerekiyor. Aksi halde AİHM başvuruyu reddediyor.
Yapılan son Anayasa değişikliği ile artık kişilere devlet tarafından da ikincil bir hukuk yolu daha verildi. AİHM başvurusuna benzer nitelikteki bu hukuk yolu ile, kişiler artık yukarıdaki iç hukuk yollarını tüketmiş ancak halen Anayasal bir hakkının ihlal edildiğini iddia ediyorsa, bireysel olarak doğrudan Anayasa Mahkemesi’ne başvurabilecek. Daha önce Anayasa Mahkemesi’ne başvuru hakkı kişilere tanınmıyordu.
23 Eylül 2012 tarihinden sonra, itiraz ve temyiz aşamalarından geçerek kesinleşmiş mahkeme kararlarına karşı, Anayasa, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Türkiye’nin taraf olduğu protokollerde yer alan bir hakkının ihlal edildiğini iddia eden herkes bireysel olarak Anayasa Mahkemesi’ne başvurabilir.
Başvuru için kararın kesinleşmesinden itibaren 30 gün içinde başvurulması ve kararın 23 Eylül 2012 tarihinden sonra kesinleşmesi yeterlidir. Başvuru için Anayasa Mahkemesi’nin internet sayfasında gerekli form ve bilgiler mevcut. Başvuru için 2012 yılında geçerli olan 172-TL harç yatırmak gerekiyor. Başvuru şahsen veya bir avukat aracılığıyla yapılabilir.
Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru, AİHM’ ne başvuru hakkını ortadan kaldırmaz, önce Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapılmışsa, buradan çıkacak sonuçla tatmin olmayan kişi yine AİHM’ ne başvurma hakkına sahiptir.
Sonuç olarak, hukuk sistemimizde zaman zaman değişiklikler yapılsa da, yüksek yargı mercilerinde değişiklik pek az olmuştur. Bu açıdan 23 Eylül 2012 tarihi, hak arama serüveninde yeni bir başlangıç günüdür.
Saglikpersoneli.Net
Av. Ufuk KULA

Hastasına vuracağı iğneyi kendine batıran doktor öldü


"Asistan doktor yoğun bakımda" başlığıyla yayınladığımız haberde, doktor hayatını kaybetti.


Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi’nde iki haftadır tedavi gören Kırım Kanamalı Ateşi (KKKA) hastasına iğne yapmak isteyen asistan doktor Mustafa Bilgiç (27), iğneyi yanlışlıkla eline batırması sonucu hayatını kaybetti. 3 yıllık doktorun iğneyi elinden düşürdüğü, yerden alırken eline batırdığı, bulaşan virüsle komaya girdiği ve tedavi altına alındığı Yoğun Bakım Servisi’nde hayatını kaybettiği bildirildi. Bir yıllık evli olan genç doktor Mustafa Bilgiç'in (27) cenazesi, toprağa verilmek üzere memleketi Çorum’un Dodurga ilçesine bağlı Yerköy’e gönderildi. 

İki hafta önce Havza ilçesi Arslançayır köyünde vücuduna yapışan kenenin ısırması sonucu ishal, halsizlik, ateş şikayetleri baş gösteren Arslan Y.(50), Havza Devlet Hastanesi'ne başvurdu, şikayeti geçmeyince Samsun OMÜ Tıp Fakültesi’ne sevk edildi. Hastadan alınan numunelerin Ankara’da incelenmesi sonucu Y.’nin KKKA hastalığına yakalandığı anlaşıldı. Hasta, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı’nda yoğun bakıma alındı. 

Hastanenin acil ana bilim dalı asistanlarından 27 yaşındaki doktor Mustafa Bilgiç, tedavide kullanılan iğneyi hastaya vurmak isterken elinden düşürdü. Yerden almak isterken kaza sonucu eline batan iğneden virüs kapan genç doktor, kısa bir süre sonra komaya girdi. Doktor Mustafa Bilgiç, hemen yoğun bakım servisinde tedavi altına alındı. 

KKKA hastası Arslan Y. 9 gün önce öldü. Yoğun bakımda tutulan genç doktor ise bu gece yarısı hayatını kaybetti. Genç doktorun vefatı, tıp fakültesi ve hastane yönetimi ile mesai arkadaşlarını gözyaşlarına boğdu. 

OMÜ Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Faruk Bağırıcı, derin üzüntü içinde olduklarını söyledi. Bu olayın doktorların çalışma şartlarının zorluğunu bir kez daha gözler önüne serdiğini ifade eden Prof. Dr. Bağırıcı, “Hepimiz çok üzüntülüyüz. Meslektaşımız Dr. Mustafa Bilgiç, bizim meslek şehidimiz oldu. Allah mekanını cennet etsin. Böyle hadiseler sık yaşanan durumlar değil, ama bu hadise, hekimlerin ne kadar zor şartlar altında çalıştığını gösteriyor. Söyleyecek çok bir şey yok. Hepimizin başı sağ olsun." dedi. 

Tıp Fakültesi Acil Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Yücel Yavuz ise Dr. Bilgiç’i kurtarmak için yapılması gereken her şeyi yaptıklarını kaydetti. Ancak sonucun değişmediğini vurgulayan Prof. Dr. Yavuz, gelecekte iyi bir hekim olacağına inandığı asistanını kaybetmenin derin acısını yaşadığını ifade etti. 

3 YIL ÖNCE DE HEMŞİRE HAYATINI KAYBETMİŞTİ

Aynı hastanede benzer durum, 3 yıl önce de yaşanmıştı. Kene ısırması neticesinde Vezirköprü ilçesinde OMÜ Tıp Fakültesi’ne sevk edilen bir hastaya serum takmak isterken serum iğnesini eline batıran hemşire Kübra Yazım, KKKA hastalığı virüsü kapmıştı. Yazım, tedavi altına alındığı enfeksiyon hastalıkları servisinde hayatını kaybetmişti.
İlgili Haber:

21 Eylül 2012 Cuma

'İmdat' demeden ambulans gelecek!

Yeni 112 Acil Komuta Merkezi törenle açıldı. 52 yeni ambulansın hizmete alındığı törende hedef de büyüktü: 6 dakika içinde olay yerinde olacağız


Bakırköy'de bulunan 112 Komuta Kontrol Merkezi'nde yeni ambulansların hizmete alınması ve yeni komuta merkezinin açılışı nedeniyle tören yapıldı. Törene İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Ali İhsan Dokucu, müdür yardımcıları, sağlık görevlileri ve diğer yetkililer katıldı. Törende 52 yeni ambulans hizmete alındı. Ambulanslar arasında bir adet de aşırı kilolu hastaları taşımak için kullanılacak obez ambulansı bulunuyor.
Bunun yanı sıra 4 kişiyi aynı anda taşıyabilecek çift katlı ambulans da vatandaşların hizmetine sunuldu. Ambulansların maliyetinin toplam 9 milyon lira olduğu belirtildi. Filoya katılan bir ambulansa bilgisayar sistemi entegre edilerek, telsiz ya da telefon edilmeden yönlendirileceği belirtildi. 244 AMBULANS 163 İSTASYON Törende konuşan İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, yeni komuta kontrol merkezinin Türkiye'nin en iyi komuta kontrol merkezlerinden biri olduğunu söyledi. İstanbul'da sağlık hizmetleri noktasında en üst noktada olduklarını belirten Vali Mutlu, "İstiyoruz ki 8-9 dakikada ulaştığımız noktaya daha kısa sürede ulaşalım" dedi. İstanbul Sağlık Müdürü Ali İhsan Dokucu ise, 2002 yılında 44 istasyon ve 62 ambulansla hizmet verirken, 2011 yılında bu sayının 162 nokta ve 197 ambulansa ulaştığını, bugün de 244 ambulans ve 163 istasyonla hizmete devam ettiklerini anlattı.
HASTANEYE ANINDA BİLGİ
* Yeni sistemle, arayan kişinin telefon numarası bilinecek.
* Arayan kişinin bulunduğu bölge, yaklaşık olarak ekrana düşecek.
* 2 dakika olan telefonda bekleme süresi 30 saniyeye düşecek.
* Hastane ve ambulanstaki entegre mobil bilgisayar sistemi sayesinde en yakın hastane sisteme düşecek. Anlık bilginin gönderileceği hastane, erkenden hazırlık yapabilecek.
* Ambulansın varış zamanı, 9 dakikadan 6 dakikaya indirilecek.

Sağlık çalışanları, yaşam kalitelerinden hoşnut değil

Sağlık-Sen tarafından sağlık çalışanlarını kapsayan bir araştırma yapıldı. Sağlık çalışanlarının yaşam kalitesini belirleme amacı taşıyan ve 21 ilde gerçekleştirilen araştırma sonuçlarına göre çalışanların içinde bulunduğu ekonomik sorunların sosyal hayatlarına da yansıdığı ortaya çıktı.

Anket şeklinde yapılan araştırmaya göre çalışanların yüzde 20’si ekonomik durumunu 'kötü', yüzde 60’lık kesim ise ‘orta’ olarak tanımladı. Ekonomik sıkıntılar nedeniyle ailevi sorunlar yaşayan çalışanların oranı ise yüzde 45 olarak belirlendi. Ayrıca çalışanların yüzde 69’u aileleriyle yeteri kadar vakit geçirmediklerini düşünüyor. Ankette “Bir önceki yıla kıyasla ekonomik durumunuzu nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna katılımcıların yüzde 48’i 'bir önceki yıldan daha kötü durumdayım' cevabını verdi. Ankete katılan çalışanların yüzde 80’i ekonomik gelirlerinin yetersizliği nedeniyle birikim yapamadıklarını, yüzde 36’lık bir kesim ise ekonomik sıkıntılar nedeniyle psikolojik sorunlar yaşadıklarını ifade etti.

Ankette yer alan sonuçlar ile ilgili bir değerlendirme yapan Sağlık-Sen Genel Başkanı Metin Memiş, halkın sağlığı için gece gündüz fedakârca görevlerini yerine getiren sağlık çalışanlarının ekonomik ve sosyal alanlarda sorunlar yaşamasının ülkemiz için olumsuz bir tablo oluşturduğunu söyledi. Mesleki anlamda insanı yaşatma görevi olan sağlık çalışanlarının mesleklerini icra ederken diğer taraftan ekonomik sıkıntılarını ve yine bunun bir sonucu olarak görünen ailevi sorunları düşünmesinin çalışanların yaptıkları iş anlamında da önemli riskler oluşturduğunu belirten Memiş, çalışanların sosyal ve ekonomik durumlarının düzeltilmesini gerektiğini belirtti.

Devlet hastanesinde skandal görüntüler

Batman Bölge Devlet Hastanesi’nde çalışan personeller, hastaları sırada bekletip bilgisayarlarda oyun oynuyor.


2008 yılında kurulan 350 yataklı Batman Bölge Devlet Hastanesi’nde skandalların ardı arkası kesilmiyor. Yeni bir skandal otomasyon elemanlarından geldi. 
 
Hastanede sıra almaya giden vatandaşları sırada bekleten otomasyon elemanları bilgisayarlara yükledikleri tavla ve okey oyunlarını oynamayı ihmal etmiyorlar.
 
‘HASTANE OYUN YERİ DEĞİLDİR’
 
Hastanenin ciddi bir müessese olduğunu belirten hasta yakınları, “Acil hastalarımıza sıra almak için kuyrukta beklerken personel ise bilgisayar başında oyun oynamalarına hiçbir anlam veremiyoruz. Oyun oynamak istiyorlarsa gidip kahvehanelerde oynasınlar. Hastane oyun yeri değildir.” diyerek olaya tepki gösterdiler. 
 
‘YETKİLİLER UYUYOR, PERSONEL OYUN OYNUYOR’
 
Batman Bölge Devlet Hastanesi’nde yaşanan oyun skandalına yetkililerin duyarsız olduğunu ifade eden vatandaşlar, “Yetkililer uyuyor, personel oyun oynuyor. Bu gibi durumları defalarca hastane idaresine iletmemize rağmen hiçbir çözüm alamadık. Milyonların harcandığı hastanede bu gibi olayların yaşanması yetkililerin duyarsız olduğunu gösteriyor.” dediler. 
 
‘HASTANE BÖLGEYE HİTAP EDİYOR’
 
Batman’da kurulan Bölge Devlet Hastanesi’nin sadece Batman’a hitap etmediğini vurgulayan hasta yakınları tepkilerini şöyle dile getirdiler: “Bölge Devlet Hastanesi, bölge illerine de hitap ediyor. İl dışından gelen hastalar sıra almak için kuyrukta beklerken personelin bilgisayarlarda oyun oynaması olumsuz karşılanıyor. Yetkililerin konuyla ilgili olarak bir an önce soruşturma başlatması ve bilgisayarlara yüklenen oyunların silinmesi gerekiyor.” 
Kaynak: STAR

657'li hemşireyle 4b'li hemşire becayiş yapabilir mi? Lise mezunu hemşireyle lisans mezunu hemşire becayiş yapabilir mi?

657'li hemşireyle 4b'li hemşire becayiş yapabilir mi? Lise mezunu hemşireyle lisans mezunu hemşire becayiş yapabilir mi?


Soru:
657'li hemşireyle 4b'li hemşire becayiş yapabilir mi? Lise mezunu hemşireyle lisans mezunu hemşire becayiş yapabilir mi?
Soruyu soran : BGNS
Cevap:
657’nin 4/a maddesine tabi hemşireyle 4/b maddesinde görev yapan hemşire becayiş yapamaz. Her ikisi de 4/a maddesine veya 4/b maddesine  tabi ise ön lisan veya lise mezunu hemşire becayiş yapabilir. becayiş için aynı unvan ve branşta olmak gerekiyor .

Sizde sorunuzu sormak için tıklayın, aklınızda soru işaretleri kalmasın.
Saglikpersoneli.Net

17 Eylül 2012 Pazartesi

Enerjisini kendi üreten 'trijenerasyon sistemli' ilk kamu hastanesi açılıyor


Türkiye’nin, enerjisini kendi üreten yeni nesil 'trijenerasyon sistemli' ilk kamu hastanesi, Manisa Turgutlu’da yarın düzenlenecek törenle hizmete açılacak. Sistem sayesinde hastane, yılda 2 milyon 529 bin lira tasarruf sağlayabilecek. Bu derece ekonomik verimliliğe sahip sistemin kendisini en fazla üç yılda amorti etmesi bekleniyor.



Sağlık Bakanlığı ile Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) arasında imzalanan protokol çerçevesinde yapımı tamamlanan hastanenin açılışını Başbakan Recep Tayyip Erdoğan gerçekleştirecek. 300 yataklı hastane TOKİ tarafından inşa edildi. Hastanede, 'trijenerasyon sistemi' ile doğalgaz kullanılarak elektrik enerjisi üretilecek. Böylelikle hastanenin bütün elektrik, ısı ve kısmi soğutma ihtiyacı giderilebilecek. 

Turgutlu Hastanesi, bu yönüyle kamu hastaneleri arasında bir ilk ve kendinden sonraki kamu yatırımları için örnek olma özelliği taşıyor. Sistem ile yılda yaklaşık 2.5 milyon liralık tasarruf sağlanacak. 300 yataklı hastane, bir yandan bölgede yaşayanların sağlığına, bir yandan da çevre sağlığına katkıda bulunacak.

LİSANSSIZ ELEKTRİK ÜRETİMİNDE TÜRKİYE’DE İLK

Trijenerasyon Sistemi, elektrik, ısı ve soğutma üretimi yapılacak olan 3 ana bölümden oluşuyor. Doğalgaz ile çalışan bir jenaratör vasıtasıyla elektrik üretilecek olan sistemin ısı bölümünde sıcak su üretimi sağlanacak. Sıcak su üretimi, motor gövdesinden çıkan atık ısı ve atık gazlar kullanılarak yapılacak. Sistemde üretilen sıcak su ile absorbsiyonlu soğutucuyla soğutma hizmeti de sunulacak. Bu sayede elektrik enerjisi daha ekonomik şartlarda temin edileceği gibi, ısıtma ve soğutma hizmetleri de daha az maliyetle sağlanmış olacak. 1,2 mw kapasitesindeki sistem, lisanssız elektrik üretimi kapsamında da Türkiye’de bir ilk olma özelliğine sahip.

YILDA 2.5 MİLYON LİRALIK TASARRUF 

TOKİ’nin inşa ettiği hastanenin yıllık enerji giderleri ile sistemin üreteceği elektrik enerjisinin parasal değeri karşılaştırıldığında, 'trijenerasyon sistemi'nin hem çevre duyarlılığı yönüyle hem de ekonomik açıdan önemi ortaya çıkıyor. Hastane binasının yıllık elektrik, fuel oil ve doğalgaz gideri 4 milyon 231 bin lira, trijenerasyon tesisinin yıllık işletme giderleri ise 1 milyon 701 bin lira civarında. 

HASTANE BİR YIL ÖNCE TAMAMLANDI

Başbakanlık Toplu Konut İdaresi (TOKİ), hastanenin yapım süresinde de önemli bir başarıya imza attı. Yapım süresi bin 200 gün olarak planlanan hastane inşaatı, 400 gün önce tamamlandı. Hastane, Cumhuriyet tarihinde Turgutlu’da gerçekleştirilen en büyük devlet yatırımı olma özelliğini de taşıyor. 

Sağlık hizmetlerinin daha modern şartlarda sunumu için de hastanede birçok ünite de mevcut. 300 yatak kapasiteli hastane 65’i tek kişilik, 126’sı çift kişilik olmak üzere 205 hasta odası, 14 süit oda, 13 özürlü hasta odasıyla toplamda 344 yatak kapasitesine ulaşıyor. 11 ameliyathanenin bulunduğu binada 33 kişi kapasiteli yoğun bakım ünitesi, 8 küvezli yeni doğan ünitesi ve 60 poliklinik bulunuyor. Hastane binasında 290 kişilik konferans salonu, 200 kişilik kafeterya ve 120 kişilik seminer salonu yer alıyor. Hastanede 9 hasta asansörü, 10 normal asansör, 2 servis ve 2 yük asansörü bulunuyor. Bina için 2’si çelik olmak üzere 10 yangın merdiveni, 5 ana merdiven tasarlandı.